Adeta, o sessiz melankolik manzaranın bir parçası olmuş, çok derinlerde gizlenen samimiyeti ve hisleriyle, manzaranın buz tutmuş kederi onda vücut bulmuştu.
.
Bana asla yüzünü dönmez, sorduğum sorulara ya da yapma cüreti bulduğum küçük esprilere, yalnızca tek heceli kısa sözcüklerle karşılık verirdi. Adeta, o sessiz melankolik manzaranın bir parçası olmuş, çok derinlerde gizlenen samimiyeti ve hisleriyle, manzaranın buz tutmuş kederi onda vücut bulmuştu. Onun kolay kolay erişilemeyecek kadar uzak, derin bir manevi yalıtım içinde yaşadığını fark ettim ve bu yalnızlığının, epey trajik olduğunu tahmin ettiğim kişisel dramının bir sonucu olmakla kalmadığını, Harmon Gow'un da ima ettiği gibi, nice Starkfield kışının birikip derinlere işlemiş soğuğunun da bunda payı olduğunu düşündüm.
.