Kime verdim? Kimseye vermedim. Ahmaklık yaptım bir anlamda. Bu devirde oy kullanmamayı savunmak kolay değil. Fakat stratejiyle oy kullanmaktan da fazlasıyla rahatsızlık duymaya başladım. Ben de anlıyorum, AKP'nin gitmesi lazım ama her bölge için ayrı taktik filan derken... Kendi adıma şunu hissettim: Ben stratejik oy verme dalgasına kapıldıkça ya da bana yakın partiler aynı mantıkla oy artırmaya çalıştıkça, giderek bu ülkede daha fazla yok sayılan bir insan haline geliyorum. Halkın gerçeği diye bir şey çıkmış. Halk kim? Halk muhafazakar, halk çok dindar, halk Sünni, bayağı da milliyetçi. Halk derinlikli konuşma sevmez, halk entelektüel tipleri sevmez... Ve AKP gitsin diye onlara şirin görünmemiz lazım. Aman onlar ürkmesin, aman onlar kızmasın denirken, ben iyice ihmal edilebilir insan durumuna düşüyorum. Bu yaranmaya çalıştığımız insan tipi gerçekten halkın o kadar yüksek bir yüzdesini mi oluşturuyor, ona da emin değilim. Diyelim ki öyle. AKP gitsin diye onların oylarına talip olma stratejilerinin sınırı nedir? O kadar taviz verdikten, bütün mevzileri teslim ettikten sonra, AKP'nin gidip gitmemesi o kadar da fark yaratır mı artık?