Okurken sadece yazarın zihin sürecini takip etmeyenler tarafındayım. :) Okuduklarımı sorgular, kendi doğrularımla ve kabul edilmis doğrularla / yanlışlarla çarpıştırırım hem de büyük keyifle... Bazen yeni şeyler katar, bazen ne kadar yanılıyormuşum diyebilirim. Karakterleriyle diyaloglarına katılıp, tartışabilir, eğlenebilir, onlar için umutlanıp, üzülebilirim (hatta gözyaşı dökmüşlüğüm ya da sesli kahkahalarım çoktur :). Ama yazarı tüm bunların dışında tutamam. Karakterler üzerinde onu da ararım. Hangi duygu ve düşüncesinin ürünü olarak hazırladı heyecanını yaşarım. Zihnimi esnetip, sağa sola çekiştirmesine sınırsız hak tanırım. Sevdiğim bölümleri havaifişeklerin eşliğinde defalarca okurum. Çoğu yazarın oyun alanlarına okuyucunun da dahil olması için yer açtığını deneyimlediğimi söyleyebilirim. Bazen onlarla vedalaşmak zor ve ağır gelebiliyor. Kitap sayfaları bitmiş oluyor. Bazen bitirdiğim kitap üzerine uzun süre başka kitap alıp okuyamıyorum. Günlerce zihnimin içinde onlarla oluyorum, konuşuyorum, yazarla tartışabiliyorum, bazen küsebiliyorum, onlar için yazabiliyorum.
İncelemenizi "okurken ben nasılım?" diye sorgulattı ister istemez ;)
Okumak, sadece okuma eylemi değildir. Deneyimlemeyenlerin eksik ve büyük bir kayıpla yaşadığını düşünüyorum.
Değerli incelemeniz, katkınız için çok teşekkürler...🙏💫📖