Gönderi

Atatürk, tekkeler ve medreselerin işlevini ciddi bir şekilde eleştirmiş asla onayla­madığını her fırsatta dile getirmiştir. Onun yaşadığı dönemde medreseler/tekkeler hurafe ve cehalet bataklığı idi. Hoca/şeyh diye anılan kimselerin halkın sorunlarını çözmeye yetecek bilgi birikimleri yoktu. Bu dönem yeteri kadar bilinmezse Atatürk'ün din ve dindarlara olan tavrı net olarak anlaşılamaz. Batılı devletler bilim ve teknolojide mesafe kat ederken Osmanlı devletinin gerileme devri uleması şu konularla meşgul idiler: • "Müspet bilim ve matematik öğrenmek haram mıdır? • Hızır peygamber yaşamış mıdır? Sigara ve kahve haram mıdır? • Ezan, mevlit vb. güzel sesle, makamla mı okunmalıdır? • Firavun iman ile ölmüş müdür? • Tarikat erbabı dönerek zikretmeli midir? •Hz. Muhammed'in ana ve babasının iman derecesi nedir? • Yezide lanet edilir mi? Büyüklerin eli, eteği. öpülür mü?" Anlaşılan o ki kısır döngüde süren, pratikte topluma yarar sağlamayan ve asıl gündemden geri kalınmasına sebep olan bu tartışmalar, ölülerden medet umanlar, büyücü-muskacılar, olağan üstü güçlü evliya inançları vs. Atatürk hayattayken de tüm canlı­lığı ile sürüyordu.
47 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.