Aşk mı sevgi mi? Aşk bir yanılsama mı? Aşka ömür biçilir mi? Daha nice soru tarihin bilinen ilk anlarından itibaren peşinden koşturmuştur. Şiire,romana,masala,destana konu olmuştur aşk. Ve hala sorular durduğu yerde durmakta cevaplar da tam olarak kimseyi tatmin etmemektedir.
Karacaoğlan’ın şikayeti vardır sevdiğinden. Ela gözlü nazlı dilber diye seslenir ona. Ama o ne sesleniştir ki bir ruh incinmesi bu kadar derin anlatılabilir.
“Bohçanda güller bitmesin
Dalında bülbül ötmesin
Kapında cerrah gitmesin
Sen d’olasın benim gibi”
Bir de buna kulak vermeli…aşk acısını ilaca,iyileşmeye tercih eden,tabibin ilacını ölümüne sebep sayan Fuzûlî’ye
“Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
Kılma derman kim helakim zehri dermânındadır”
İşte aşk, her gönülde kendi kabının hacmine göre dile geliyor…
Cengiz AYTMATOV bu eserinde kendi penceresinden -ki o pencere muazzam bir dünyaya bakıyor-bu soruların yanıtlarının peşine düşmüş okuyucuyla birlikte.
Aşk mı? Sevgi mi? Noktasında Erich Fromm’un “sevme sanatı” ve “sahip olmak ya da olmak” kitapları ilgi çekicidir.
Sevgi mücadeledir aslında. Ve hiçbir mücadele emeksiz kazanılmıyor.
İnceleme içinde elinize sağlık. Yine çok güzel bir değerlendirme olmuş.