Gönderi

O halde, fiziğin en yeni spekülasyonları ile Lacancı gösteren mantığının paradoksları arasındaki bu beklenmedik uyuşmadan ne sonuç çıkarmamız gerekir? Sonuçlardan biri, bir tür Jungcu karanlıkçılık olacaktır şüphesiz: "Eril" ve "dişil" sadece antropolojiyi ilgilen­dirmezler, kozmik ilkelerdir de, evrenin yapısını bu kutuplaşma be­lirler; insani cinsel fark, "eril" ve "dişil" ilkeler, yin ile yang arasındaki bu evrensel kozmik antagonizmanın özel bir tezahüründen iba­rettir.
Sayfa 71 - 72Kitabı okudu
·
99 görüntüleme
Waterlily okurunun profil resmi
Lacancı teorinin bizi tam tersi bir çıkarıma, radikal bir "insanmerkezci", daha doğrusu simgemerkezci bir versiyona yönlendirece­ğini söylemek bile gereksiz neredeyse: Evren hakkındaki bilgimiz, gerçeği simgeselleştirme biçimimiz son kertede her zaman dilin ken­disine özgü paradokslarla bağlantılıdır, onlar tarafından belirlenir; "eril" ve "dişil" ayrımının, yani bu farkın damgasını vurmadığı "nötr" bir dilin imkânsız oluşunun öne çıkmasının nedeni, simgeselleştirmenin, tanımı gereği, belli bir merkezi imkânsızlık etrafında, bu im­kânsızlığın yapılaştırılmasından başka bir şey olmayan bir çıkmaz et­rafında yapılaşmış olmasıdır. Simgeselleştirmenin bu temel çıkma­zından en saf atomaltı fiziği bile kaçamayacaktır.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.