Bu kitap; yazarın okuduğum 3. Kitabı oldu. Anlatımını, dilini seviyorum. 1927 Kolombiya doğumlu Marquez 2004 te yazmış bu kitabı .. 77 yaşında.. 87 yaşında ki ölümünden- 2014 - 10 yıl önce.. kitaptaki gibi Doksanını görememiş.. Son kitabı diye biliyorum.. Hayata tutunmaya çalışıyordu zannedersem, en iyi bildiği yolla.. yazarak.
Kitap bitti.. Karışık duygularda bana kaldı. Tıkanıyorum burada . Empati kurmaya çalışıyorum. Belki yaş itibarı ile bu empati becerisine yakın sayılırım..ama.. zor.. benim için bile..
Yaşlıca bir adama sormuşlar, niye hiç evlenmedin diye . Demiş ki ; " Diyelim ki canınız süt çekti, ne yaparsınız?. Bir inek mi satın alırsınız yoksa markete gidip süt mü alırsınız?. İşte ben de 2.sini tercih ettim.".
Kadın- Erkek ilişkilerini bu şekilde görenlere bu kitapla cevap veriyor Marquez. 90 yaşındaki adam, ölmekten korkmuyor ki, yalnız ölmekten korkuyor.. Ölmekten korksaydı, çocuk yapmanın yollarını arardı, bir çokları gibi, evladı vasıtası ile yaşadığını bilerek.. Ama o 90'ında ki kart zampara 14 yaşında bir bakire seçiyor. Hemi de genelev patroniçesi vasıtası ile.. Yapmak istediği Büyükbabalık değil, istediği seks değil sözde Aşk..pöhh, çok bencilce..
Aslında arzusu ; son anlarını hissettiği o ölümün küf kokusunu atıp, gençliğin canlılığına sahip olursa, ölümü öteleye bileceği yanılgısı..
Yaa Marquez efendi..
O yüzden demem o ki.. Gençler! Marquez okuyacaksanız.. giriş yapacaksanız.. " Kırmızı Pazartesi " vereyim size.. Orospuları biraz daha saçı sakalı ağarmış olanlara bırakın..