Gönderi

İlerleme isteği, bireysel veya kolekrif olarak, yaşam kalitesinde ilerleme vaadi ile değil, zaten elde edilmiş olanın (sınırsız) kaybedilmesi tehdidi üzerinden üretilir. Bu nedenle, modernite -daha yüksek, daha hızlı, daha ileri olma arzusu- tarafından yönlendirildiğini düşünen herkes, modernitenin yapısal gerçekliğini yanlış anlamıştır: İlerleme meselesini ayakta tutan daha fazlasının değil, daha azının korkusudur. Bu asla yeterli değildir, çünkü stabil varlıklar değilizdir, her zaman ve her yerde, yürüyen merdivendenlerde bile hareket hâlindeyizdir. Ne zaman bir yerde ara versek ya da duraklasak, sürekli rekabet içinde olduğumuz son derece dinamik çevreye karşı toprak kaybederiz. Durmamıza, hatta “Yeter!” dememize bile izin veren mevkiler veya yaylalar yok artık. Bu durum ampirik bir örnek olarak sözde gelişmiş toplumlardaki ebeveynlerin çoğunluğunun, çocukların bir gün kendilerinden daha iyi olabilecekleri umuduyla değil, Zaha körü durumda olmamaları için ellerinden gelen her şeyi yapma arzusuyla motive oldukları gerçeğinde görülebilir.
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.