Gönderi

Geçen gün trafik mahkemesine tanıklığa çıktım. Hakim işimi sorduğunda az daha «Kaplumbağa» diyecektim, ama kırk yılın birinde dilimi tuttum. Hakim «ev kadını» diye yazdırırken de kuzu gibi durdum. Nerden çıktı bu kaplumbağalık diyeceksiniz? Şundan: Bizim toplumda bir kadın ne yaparsa yapsın, eğer «daktilolulu gibisine erkeklerce kabul gö­ren bir mesleği yoksa, «ev kadını»dır. O kadar. Onların gözünde, evimizi sırtımızda taşırız biz, kaplumbağalar gibi.
·
65 görüntüleme
Grekov Kafkayevski okurunun profil resmi
Sözüm ev kadınlarına değil. Ev kadınlığını da küçümsemiyorum. Bunca işte çalıştım, en zor ve nankör işin ev kadınlığı olduğunu bilirim. Benim üstünde durduğum, kadını bir ev çerçevesi içine kapatmak isteyen, böylece kadının coğrafyasını daraltacağını uman anlayış. Ortalıkta rahat cirit atabilmek için, hiç olmazsa nüfusun yarısını eve kapatma aklı evvelliği . Bu «ev kadını» tamlamasında, kadını eve kapatmak gibi bir art niyet var. (s. 74)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.