Gönderi

504 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Hepimize güzel bir pazar günü ve sabahı dileyerek başlamak istiyorum. Yazarın içinde gittikçe büyüyen bir korkuyla kaleme aldığı bir eser. Çünkü bahsettiği konular, insanların yönlendirilmeleri, yavaşça zehirlenmeleri vs hep sıkıntılı konular. Çok zengin ve tanıdık bir iş adamı hakkında oldukça olumsuz şeyler kaleme alacağınızı düşünün derim. Onun hakkında doğruları yazacaksınız, öğrendiğiniz ve kanıtlayacağınız bilgileri paylaşacaksınız; sevdiklerinizle, işinizle ve hayatınızla tehdit edileceksiniz. Bu açıdan bakın derim. Gözlerimizin önüne serilen durum gıdalarda kullanılan zararlı hatta kanserojen maddeler, organik ve sağlıklı denilip üretim koşullarını görmek dahi istemeyeceğiniz gıdalar. Kısaca şöyle söyleyebiliriz aslında, değişen ve yüksek oynaklık gösteren fiyatlar yanında insanların ucuz diye kalitesiz ürünler yapmaları ve gıda demeye bin şahit isteyen bu ürünlerin de fiyatları ve ekonomik şartlar gereği ucuz diye insanlar tarafından tercih edilmesi öne çıkan konularımızdan. Ülkemiz özelinde ve dünya genelinde yapılanlara çok fazla dikkat çeken bir kitap var yani kısaca karşımızda. Türkiye geri kalmış değil geri bıraktırılmış bir ülkedir sözü de dikkat çekici ayrıntılar arasında. Günümüzde başta sosyal medya röportajlarından gördüğümüz kadarıyla da çocuklarımıza kadar herkes oldukça bilinçli ve yaşanan durumu asla hak etmiyor, etmiyoruz. En ufak bir olumsuzluk dahi bizlerin hakkı değil. Ben kötülüğü hak ediyorum diyen varsa onlar bu dediklerimden münezzehtir. Yıllar öncesinin kitabında gıda krizine değinmesi ve günümüzde adeta kıtlık dönemi yaşanması da dikkat çekici ayrıntılardan. Oldukça önemli konulara değindiği açık ve net. Hatta şöyle söyleyeyim ki eğer çok abur cubur dediklerinden tüketiyorsanız geçmiş olsun çünkü elleriniz titreyecek, eğer az biraz yiyorsanız o da gitti. Epey bir süre hem de. Bu da değiştirilmiş gıdalar yerine kendi verimli topraklarımızın üzerine eğilerek tarımı geliştirme yerel üretimdir. Çünkü dışarıdan ucuz diye ne olduğunu bilmediğimiz gıdalarla kendi üretimlerimiz arasında büyük fark vardır. Hatta şöyle ki köyde serada bile yetiştirdiğimiz bir domatesin tadı ile marketten aldıklarımız arasında büyük fark vardır. Komplo teorisi olarak görenler de olabilirler. Onlara da basitçe yaklaşmak gerekiyor. Şöyle ki bir paket cips mi yoksa bir paket domates mi daha yararlıdır. Hepsini geçtim aynı gıdayı örneklersek eğer iki farklı sucuk düşünelim. Biri pespembe ama dana sucuk diyor. 25 lira. Diğeri de kıpkırmızı dana sucuk ve 100 lira. Hangisini tercih edersiniz? Renkleri bile birbirinden farklı olan sucukların ne tadı ne de içindekiler aynı olabilir mi? Yani kişisel olarak inanmasanız, yazar olarak beğenmeseniz bile bu değerli araştırmalara gereken önemi mutlak vermek gerekmektedir. Yine inanmayanlar için soralım. Zararlı gıdalar biliniyor ve rahatça satılabiliyorsa, yediğimiz kekin içinde 30 farklı madde varsa mesela, bunların arkasında ne var sorusunu soracağız. Öyle bir şey yok diye inkâr etseler içindekiler yazıyor zaten, var deseler az evvel reddettiklerini yalanlamış olacaklar. Bu yüzden de dikkat çekici oluyor bu yazılar. Eğer insanları aniden zehirler ve öldürürseniz bu dikkat çeker. Ancak insanları yavaş yavaş, zehirleyerek, ülkenin büyük kısmını diyabet ve şeker hastalığıyla süründürerek öldürürseniz bu topluma yerleşir ve kimse iddialarını kanıtlayamamış olur. Dikkat çekici değil mi bunlar? Bizler gibi ilk uygarlık olan Mezopotamya kökenli ulusun topraklarında gıda terörüne mutlak surette dur demesi yoksa hem kendi hem de geleceği olan çocuklarının yüzleşeceği hastalıklar silsilesini asla göz ardı etmemek gerekmektedir. Çok ciddi araştırma ve inceleme kitabı olan bu eseri hepimize tavsiye ediyor, iyi okumalar diliyorum..
Saklı Seçilmişler
Saklı SeçilmişlerSoner Yalçın · Kırmızı Kedi · 20183,006 okunma
·
284 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.