Gönderi

Eğer toplum ölüm cezasını ibret olma zorunluluğuyla kanıtlarsa, bu kanıtını ona gerekli reklamı sağ­layarak doğrulamak zorundadır. Devlet her defa­sında celladın ellerini göstermeli ve fazla duyarlı vatandaşlarla, celladı uzaktan yakından destekle­miş olanları bu ellere bakmaya zorlamalıdır. Yok­sa,toplum ya ne yaptığını bilmeden öldürdüğü­nü itiraf etmek durumundadır, ya da halkı yıldır­ma yerine tiksinti verici törenlerin onda suçu uyandıracağını ve onu şaşkınlığa sürükleyeceğini bil­mektedir. Bu gerçeği kim meslek hayatının sonu­na gelmiş bir ya rgıç kadar iyi bilebilir M.Falco­ nun cesur itirafı, üzerinde düşünmeye değer bir örnektir: Meslek hayatımda bir defa ölüm cezasının ha­fifletilmesine karşı çıkıp infazın yapılmasına karar verdiğimde, durumuma karşın infazda hazır bulunurken soğukkanlılığımı ve huzurumu kaybetmeye­ceğimi sanmıştım... Zaten söz konusu olan kişi de pek ilginç değildi, kızına işkence etmiş, onu öldürüp kuyuya atmıştı. Gelin görün ki, infazdan sonra gün­lerce, hatta aylarca gecelerim hep bu anıyla allak bullak oluyordu....Herkes gibi ben de savaşa katı­ dım ve masum bir gençliğin ölümünü gördüm. Ama söyleyebilirim ki, bu dehşet venci manzara karşısın­ da bile hiç bir zaman, ölüm cezası denilen idari ci­nayet karşısındaki vicdan sıkıntısını duymadım.
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.