Gönderi

724 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 günde okudu
Bu kitabı uzuuuun zamandır okumaya cesaret edemiyordum taa ki yılın sonuna geldiğimizi anladığım bir aralık gecesi cumaydı günlerden dedim tamam geçiyor yıllar öylece bir yerden başlamak lazım artık. Ve bir başladım kitaba her şey değişti daha önce okuduğum tüm her şeyden farklı bir cazibede, farklı bir evrenin içine girdim Selim Işık diye birinin acıları, sancıları, arkadaşları, "tutunamayanlar"ı, o tek kelimesiyle çok şey ifade etmek istemesi, edemeyişi, hayatı, annesi, Turgut Özben ve de. Ben en çok Olric'i merak ederdim kitabı okumadan önce bu ikili beni Olric'ten daha çok cezbetti ne bileyim hiçbir şeyi ispat etme çabasına girmeden 724 sayfa boyunca onları anlamaya, tanımaya, peşlerinde koşturmaya çalıştım. "Durun beni de bekleyin. Beni de alın aranıza" der gibi çaylak bir tutunamayan olmak heveslisi gibiydim kitap boyunca. Hayattan çok sıkıldığım bir döneme denk geldi bu kitap bilmeden çok doğru bir zamanda okudum. Onları tanımak bir şeref, bir ayrıcalık. Ve iyi edebiyat acısız, sancısız, başarısızlık olmadan olmuyor ya da insanın kalbi kırılmadan, dışlanmadan olmuyor gibi geldi. Ancak bu durumlarda insan durup düşünüyor kendini toplumdan dışlıyor uzaktan bakabiliyor olanlara, olmayanlara... Belki de sadece yazmak için yazıyor ve öyle çıkıyor bunca güzel karakterler insan gerçek olmadığına inanamıyor. Bu sadece bir romandan ibaret olamaz. Belki Turgut Özben bitmek bilmez tren yolculuklarını tamamlar da bize tutunamayanların ikincisini yazar belki filmi çıkar belki imza günü yapar. Belki... keşke... işte öyle.
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202062,2bin okunma
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.