Eğer o misalî ve aksî güneşçikler, semadaki tek güneşe isnad edilmese, lâzım gelir ki; bir kibrit başı yerleşmeyen bir zerrecik cam parçasında tabiî, fıtrî ve güneşin hasiyetlerine mâlik, zahiren küçük, manen çok derin bir güneşin haricî vücudunu kabul ederek, zerrat-ı zücaciye adedince tabiî güneşleri kabul
etmek lâzım geldiği gibi.. -aynen bu misal gibi- mevcudat ve zîhayat
doğrudan doğruya Şems-i Ezelî'nin Cilve-i Esmasına verilmezse, herbir
mevcudda, hususan herbir zîhayatta hadsiz bir kudret ve irade ve nihayetsiz
bir ilim ve hikmet taşıyacak bir tabiatı, bir kuvveti, âdeta bir ilahı içinde
kabul etmek lâzım gelir.