Gönderi

Günün birinde bir gazeteci röportaj yapmak için yüz iki yaşındaki adamın evine gider. Yaşlı adama ilk olarak bu kadar uzun yaşamasının sırrını ve bu yaşta böyle sıhhatli, dinç ve neşeli olmasının neye borçlu olduğunu sorar. “Evlat, Allah’ın bana lütfettiği her gün, erkenden kalkar ve Halime şükrederek pencerenin önüne giderdim. Bir iki dakika dinlendikten sonra hava ister güneşli olsun ister yağmurlu, ister sıcak olsun, ister soğuk. Kendime hep şunu söylerim: “Bu, tam benim istediğim gibi muhteşem bir gün!” Diyeceğim o ki; hava güneşli, sen perdeleri kapatmış buğday tanesi kadar yer kaplayan dertlerle kendini boğuyorsun. Aç perdeyi, çık pencerenin önüne. Kuş seslerine kulak ver. Perdeleri asla kapatma karanlıkta kalma. Ve şunu da mutlaka kendi kendine tekrarla: “Şikayet ettiğim hayatım, belki de başkasının hayali… Özür dilerim Allah’ım…” Bak, ne diyor Arif Nihat Asya: “Su içen kuşu, her yudumda gagasını göklere kaldırarak Allah’a şükrederken gördüm.”
Sayfa 27
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.