Gönderi

136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Yavaş yavaş ölüyorlardı – bu çok açıktı. Düşman değillerdi, suçlu değillerdi, artık dünyevi hiçbir şey değillerdi; yeşilimsi karanlığın içinde karmakarışık uzanmış hasta ve aç kara gölgelerden ibaretti bunlar. ... Bu can çekişen gölgeler hava kadar özgür ve neredeyse bir o kadar hafifti." . . . Mükemmel bir kitap okudum, öyle mükemmel ki içindeki trajediyi, katliamı, acımasızlığın yarattığı deliliği iliklerinize kadar hissettiriyor. Buz gibi oluyor, gerçekle yüzleştiğinizi biliyor, hatta belki kaçmak istiyorsunuz, ancak gerçeği bilmeme ve uyutulma korkusu sizi bu gerçeği öğrenmek, kabullenmek ve hazmetmek için zorluyor. Elbette güzel olayları okumak, hayali mutlulukları yaşamak insan ruhunu daha çok tatmin eder, ancak katı gerçekliği tercih edenlerdenseniz siz de bu eseri çok beğeneceksiniz. Ayrıca eser hakkında önemli birçok bilgilendirme yapılan mükemmel bir önsöz olduğunu söylemek isterim. Mutlaka da okunmalı. İngilizce yazılmış en iyi beş kısa romandan biri kabul edilen
Karanlığın Yüreği
Karanlığın Yüreği
,
Joseph Conrad
Joseph Conrad
'ın şimdiye dek okuduğum en iyi eseri. Bu ay okuduğum bir diğeri eseri olan
Casus
Casus
tan sonra biraz hayal kırıklığı yaşamış ve Conrad'dan uzaklaşmış bir okuyucuydum. Ancak asıl hazine Karanlığın Yüreği'ymiş ve iyi ki de ilk bu eserini okumamışım diyorum. Çünkü bu eserden sonra hepsi daha yavan gelirdi. Conrad'ın kişisel deneyimlerine dayanan eserde, daha önce
Gençlik
Gençlik
eserinden tanıdığım Charlie Marlow karakteriyle karşılaşmak ayrı bir keyif oldu. 6 aylık Kongo seyahatinde yaşadıklarını Marlow karakteriyle bizlere aktaran yazar, aslında emperyal sömürgeciliğin, kuralsız doğadaki insan yırtıcılığının, misyoner faaliyetlerin ve kısacası gerçek karanlığın tasvirini sunuyor. Hikâye içinde hikâye anlatım tekniğiyle yazılmış eserde, Marlow adlı karakterin yaşadıklarını bize aktaran belirsiz bir kişi söz konusu. Bu da esere ayrı bir keyif veriyor. Marlow'un aktardıkları gizemli, puslu bir atmosfer içinde okuyucuya sunuluyor. Bu da karakterin kendisine değil, daha çok hikâyesine dikkat çekilmesini sağlıyor. Hikâyeyi dinleyenlerin de neredeyse kimliksiz bir halde bırakılması hikâyeyi daha da güçlendiriyor diyebilirim. "İşte burası da, dünyanın karanlık köşelerinden biriydi." sözüyle Marlow'un anlatımı başlıyor ve aslında daha bu sözle birlikte güçlü bir metin okuyacağınızı hissediyorsunuz. Charlie Marlow birtakım tanıdıkların araya girmesiyle Kongo Nehri'nde kaptanlık yapma ayrıcalığına kavuşuyor. Bu yolculuk başladığı andan bittiği ana değin büyük bir ruhsal çöküşün de tasviri oluyor. İlkel toplulukları ve yamyam kabileleri medenileştirme gayesi güden devletlerin ve bu amaçla o bölgelere gönderilmiş 'hacıların', temelde fildişi ticareti yapan, bunun için kölelik düzenini kullanan, sömürgecilikten başka bir gaye gütmeyen kurum ve kişiler olduğu açık bir şekilde ortaya konuyor. Kısacası açlığa, birbirlerini katletmeye, zincirlenmeye, cinsel tatmin ya da bedensel kuvvet aracı haline gelmeye mecbur bırakılan hakların ölümle dans eden yaşamlarını okuyoruz. Bu olayları deneyimleyen Marlow karakterinin yanı sıra eserde bir de neredeyse ilahlaştırılan Kurtz karakteri yer alıyor. Herkesin sevip saydığı, kabile şeflerinin dahi kendisine taptığı bu karakter, aslında kuralsızlığın ve adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir coğrafyada bir insanın en karanlık yönlerinin nasıl ortaya çıkacağını gösteriyor. Hiçbir hayatı zorunluluk taşımayan objeler için kullanılan Fildişi ticaretinin neredeyse tekeli haline gelmiş Kurtz yarattığı korku ortamında bir yandan delilikle mücadele ederken, bir yandan da katliamlarla hüküm sürmeye devam ediyor. Ta ki ölümle sınanana dek. Kurtz'un eserdeki konumunun sömürgeci ülkelerin gerçekliğini sunduğu açık. Marlow'un Kongo Nehri yolculuğu, siyahi insanların zorlu yaşamını da, katillerini de ortaya çıkarıyor. Aynı zamanda yazıldığı dönemde tüm dünyayı bu faaliyetlere dur demeye çağırıyor. Ne yazık ki yazıldığı dönemde Conrad'ın amaçladığının aksine, ırkçılıkla ve sömürgeci faaliyetleri aklamakla suçlanmasına neden oluyor. Günümüzde eserin gücü ve değeri anlaşılmış olsa da, yazarla empati yaptığımda başarı değil, büyük bir üzüntü hissediyorum. 117 sayfalık kısa bir eser Karanlığın Yüreği. Ama ağır bir metin. Durağan ilerliyor. Her bir cümleyi dikkatle okumak gerekiyor. Hareketli, aksiyonu bol eser sevenlere hitap etmeyecektir. Bir yolculuk hikâyesi olduğunu ve bu yolculukta insan doğasını, vahşiliği, açgözlülüğü, caniliği, kuralsız yaşamdaki hayatta kalma mücadelesini sunduğunu tekrar belirtmek isterim. Ayrıca eseri okurken Kongo'nun Belçika sömürgesi olduğu döneme yönelik araştırmalar yapmanızı da öneririm. Eserin ne kadar önemli bir metin olduğunu bu araştırmalar sayesinde bir kez daha anlayacaksınız. Karanlığın Yüreği mutlaka kütüphanelerde olmalı ve mutlaka okunmalı dediğim bir eser oldu. Keyifli okumalar.
Karanlığın Yüreği
Karanlığın YüreğiJoseph Conrad · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20204,276 okunma
·
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.