Biz ki İstanbul şehriyiz,
Seferberliği görmüşüz:
Kafkas, Galiçya Çanakkale, Filistin,
vagon ticareti, tifüs ve İspanyol nezlesi
bir de ittihatçılar,
bir de uzun konçlu Alman çizmesi
914'ten 18'e kadar
yedi bitirdi bizi.
Mücevher gibi uzak ve erişilmezdi şeker erimiş altın pahasında gazyağı,
ve namuslu, çalışkan, fakir İstanbullular sidiklerini yaktılar 5 numara lâmbalarında Yedikleri mısır koçanıydı ve arpa
ve süpürge tohumu
ve çöp gibi kaldı çocukların boynu.
Ve lâkin Tarabya'da, Pötişan'da ve Ada'da Kulüp'te aktı Ren şarapları su gibi