Gönderi

“Yahu yaşınız kaç sizin? Biriniz yirmi dört, öbürünüz yirmi beş yaşındasınız. Size ne memleketin meselelerinden? Hayatınızı yaşasanıza. Bırakın memleketin hallerini filan. Farkında mısınız, yüz yıldır gün yüzü görmedi bu memleketin çocukları. Bu topraklarda genç insanlar, kendilerinden önce işi berbat etmiş büyüklerinin pisliklerini temizlemek için, daha gözlerini açar açmaz bataklığa dalıyorlar.” Babam sakin başladığı konuşmasını sürdürürken yine kızgınlaşmış, sesinin tonunu yükselttiğini hissedince konuşmasına ara vermişti. Yorgo da ben de farkındaydık kızgınlığını yenmeye çalıştığının. Belli ki en sakin ses tonuna ve en iyi cümlelerine ulaşmaya çalışıyordu. Çok geçmeden kaldığı yerden devam etti. “Bir kısırdöngü bu. Yaşları yirmiye yaklaşanlar memleketle ilgili telaşa düşüyorlar, kaşar politikacılar enerjilerinden yararlanmak için onları yardakçıları haline getiriyor ve çok geçmeden ortaya bu sefer genç ama kaşar yeni politikacılar çıkıyor. İttihat ve Terakki’den bu yana değişen hiçbir şey yok. Korkarım elli yıl, yüz yıl sonra da böyle olacak. Kötü kötüdür. İyi iyidir. Öyle değil mi? Bizde değil. Benden olan iyidir, geri kalan herkes kötüdür. Yorgo’nun az önce havasından mıdır suyundan mıdır diye sözünü ettiği davranış tam olarak bu. Demokrasi getireceğiz diyerek iktidar olanların, neden birkaç yıl içinde eskilerden daha fazla diktatör oldukları tam bu noktada aranmalı. Çünkü kısırdöngü sürüyor. Çünkü genç insanlar daha nefes bile almadan, okullarını bitirmeden, ilim irfan öğrenmeden kaşalotların kucağına düşüyor, onların rahle-i tedrisatlarından geçiyor.”
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.