Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

639 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Okuyacak binlerce İnce Memede...
Oy oy İnce Memed. Bu dörtlemeye nereden başlasam nasıl başlasam aklım almıyor bir türlü karar veremiyorum. Çünkü Yaşar Kemal külfetli bir yazar, değerlendirmek de bir o kadar güç. Kitabın kendisine bakacak olursak çeyrek asırdan fazla bir zaman diliminin sonunucunda, 32 yıla yakın bir zamanda yazılmış eser. Yaşar Kemal'in hayatından da izlerin görüldüğü ve ömrünü verdiği diyebileceğimiz bu eser temelde eşkıyalığı esas alarak dönemin toplumsal yapısını, tarihini, köylülere nasıl bir gözle bakıldığını, giyim kuşamlarından tutun, ağız özelliklerine kadar çok konuda belgi veriyor. Hatta tarihî belde de diyebileceğimiz bir eser. Çukurava'nın yapısını, ne kadar verimli topraklarının olduğunu, sıtmasını, sıcağını... İnsanların, köylülerin nasıl zulümlere uğradıklarını, onlara ne kadar değer verdiklerini, savaşa gidenlerin dönmeyip geride kalan sevdiklerinin ne kadar zorluklarla hayatlarına devam ettiklerini, askerî gücün yani jandarmaların, komutanların, çavuşların, onbaşıların köylü insanları, çocukları ne denli sevdiklerini!!! Çeltik ekmek için çocukların ölümüne ferman veren ağaları, onların yardakçılarını, ayaklarının dibinde kul köle olan insanları... Dönemin sosyolojik ve psikolojik yapısını çok çok iyi anlatıyor yazar. Bu dörtlemenin her bir kitabında da öyle inanılmaz betimlemeler tasvirler var ki, hayran olmamak elde degil. Bunları nasıl yazıya döktüğüne, nasıl bir hayal gücüne ve yılların biriktiği deneyimlere hayran olmamak mümkünü yok elde değil. Kuşun, toprağın, dağın, insanın, börtü böceğin tasvirleri öyle güzel betimlemelerle veriliyor ki, renkleri, hareketleri, yalp yalp yansıması. İnsan bu betimlemeleri başta okurken biraz sıkılabiliyor belki ama sonuna geldiğinde de geriye dönüp tekrar tekrar okuma isteği duyuyor. En azından bende öyle oldu :) Yaşar Kemal'in şahsi fikirlerinin bir kısmını çok eleştiriyorum, ne yapmak istediğine anlam veremiyorum. Çünkü köy edebiyatı türünü bu denli iyi yazan, köylünün sorunlarını ve yaşamaya mecbur bırakıldıkları hayatları kendisininde yaşadığı, kendisininde de bu haksızlıklara, ayrımcılıklara maruz bırakıldığını düşündükçe bazı konuşmalarında Kürt olduğunu inkar edercesine "Türkoğlu Türküm" demesi biraz üzdü. Köylüyü bu kadar yakından tanıyan ve anlayan bir insan nasıl böyle söyleyebilir diye istemsizce eleştirip kendisine kızıyorum. Ama gelgelelim ki kalemi bunun üzerine öyle bir toprak atıyor ki unutuyorum. Kitabında hep düzene baş kaldırmanın göstergesi var. Halkın yoksulluğu, fakirliği, açlığı, zulmünü gördüğü insanların ne kadar cani olduğu. Devletin gözünde köylülerin ne kadar konuşmaya değmez olduğu. Ne kadar son kitabının incelemesini de yapmaya çalışsam, kitabın her biri birbirine bağlı. Ayırmam maalesef mümkün olmayacak. Ama her bir kitabı birer cümle ile açıklamak gerekirse;
İnce Memed 1
İnce Memed 1
Yapılan zulme karşı dayanamayan bir İnce Memedin doğuşunu,
İnce Memed 2
İnce Memed 2
Varolup olmamanın sorgulanmasunu defalarca kendine soran ince Memedin arayışta olmasını,
İnce Memed 3
İnce Memed 3
Varolmak için bir sebebin, umudun doğduğunu,
İnce Memed 4
İnce Memed 4
Bir İnce Memedin değil bin İnce Memedin olduğunu anlatıyor diyebilirim kısaca. Biraz İnce Memede de bakacak olursak, bunca şey yapan bir İnce Memedin dış görünüşü ile köylünün aklındaki yarattığı ince Memedin birbirine benzemediği görülüyor. Memed gerçekten "mecbur adam" olma zorunluluğuna itilmiş. Abdi Ağayı öldürmekten vazgeçtiğinde, Hürü Ananın kendisinin buna mecbur olduğunu ima eden sözlerle ona "avrat gibi korkup kaçacaksın" demesiyle başlayan bir başkaldırma olmuş. İnce Memedin öldürdüğü ağalar, nasıl da köylülerin gözünde mutluluğa döndüğünü, yeniden doğmuşcasına hayata tutundunduklarını görmenin mutluluğu ile dağlarda kalmaya devam etti. Ama sevdiği vardı ve dağa isteyerek gitmedi. Dağlardan gitmek istediğinde ve de gittiğinde dağlar olmadan yaşayamayacağını kabullenerek tekrar geri döndü. Çünkü onun yuvası artık duvarları sobanın ışığı ile yalp yalp yanan evi değil, sarp kayalıkları, silahıydı. Kitabın şu yönünü de belirtmek gerekir. İnanılmaz bir destan geleneği, aşık geleneği var. Özellikle son kitapta destan geleneği büyük ölçüde hakim. Anacık Sultanın kerametleri büyük ölçüde kitabı şekillendiriyor. Ferhat hocayı es geçmek istemiyorum çünkü; eğer bir hoca olacaksa bu Ferhat hoca gibi olmalıydı. Bizim bugünkü "imamın dediğini yap yaptığını yapma" diyen hocalarla ilgisi yok. Ferhat hoca sayesinde biraz daha inançlı olmuş olabilirim :)) Yağız atı, Topal Aliyi, Bayramoğlunu, gaddar Arif Saimi, Seyranı, Zeki Nejat hocayı, Temiri, Ali onbaşyı, Memed çocuğu... O kadar ama o kadar önemli karakterde insan var ki, bahsetmeden geçsem haksızlık gibi geliyor. Bakınca o günden bugüne değişen hiçbir şey olmamış. Yine aynı zulüm var. Yine aynı haksızlık var. Yine aynı cahillikler var. İleriye gidecekken daha da geriye düşüp düşüp duruyoruz. Sonunu getirmeyi iple çektiğim kitabın sonuna gelince de istemsiz bir üzüntü duydum. İnce Memedi okumak amacımdı ve bitti. Bir arkadaşın deyişiyle "son newroz ateşi yakıldı". Bundan sonra binlerce ince Memedin okumasıyla da bu ateş devam edecek. Ne diyordu Memed; "bir Abdi Ağa gelirse, bin İnce Memed gelir". Çünkü İnce Memedler Abdi Ağalardan çok çok daha fazla. Sadece biraz cesaret gerekli. Okuyacak olan binlerce İnce Memede iyi okumalar dilerim.
İnce Memed 4
İnce Memed 4Yaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202115,8bin okunma
·
320 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.