Gönderi

Her şeyden neredeyse hiçbir şeye geçiş anlamsızdır; aslında hatırlamaya hep devam ederiz ve temelde aynı kişiyizdir. Her şey dayanılmaz ölçüde gülünç ve özneldir, çünkü her şey aksini de içinde barındırır: Aynı insanlar aynı yerde hem birbirini sever, hem birbirine tahammül edemez, sağlam alışkanlıklar yavaş yavaş ya da birden -nasıl olduğu pek de önemli değildir- yasağa ve uygunsuzluğa dönüşür; bir yuvayı kurmuş olan kişinin o yuvaya girmesi yasaklanır; bilincine varmayacak kadar kanıksanmış olan dokunma cüretkârlığa, tacize dönüşür, sanki insan kendi kendine dokunmak için izin almak zorundadır artık; hoşa giden, beğenilen şey nefret uyandırır, mide bulandırır, lanetleri üzerine çeker, can sıkar; daha dün özlenen sözler şimdi telaffuz edilse havayı zehirler, bulantıya yol açar, hiçbir bağlamda işitilmek istenmez, binlerce kere söylenmiş sözler hükümsüz kılınmaya çalışılır. Silmek, yok etmek, geri almak, iptal etmek, önceden de susmuş olmak, dünyanın hedefi budur; böylece hiçbir şey var olmamış sayılır, her şey bir hiçtir, aynı şeyler, aynı olaylar ve aynı insanlar hem kendileridir, hem tersi, bugün ve dün, yarın, sonra ve eskiden. Ve hepsinin ortasında sadece gözümüzü boyamaya çalışan zaman vardır, tek amacı, tek hedefi budur; bu yüzden de neyi yapıp yapamayacağımızı, sonunda bizi neyin beklediğini bilmeden hâlâ zamanın içinde yol alan bizlere güven olmaz, hepimiz aptal, yetersiz ve noksanız, ben aptalım, yetersizim, noksanım, bana da kimse güvenmemeli...
Sayfa 267 - VI GölgeKitabı okudu
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.