Gönderi

Doğruyu sevmek ve hakikate tahammül etmek, hür insanlar için mühim esaslardır. Hakikatte bu iki sual birdir. Doğruyu seven, hakikate de tahammül eder. Fakat doğruyu sevmek ve hakikate tahammül etmek, göründüğü kadar kolay değildir. Vakıa insanlar umumiyetle doğruyu sevdiklerini ve hakikate hürmet ettiklerini söylerler. Fakat hakikatte birçokları bunlardan hoşlanmazlar. Fakat hür yaşamaya azmetmiş olan insanlar arasında doğruyu sevmek ve doğruya tahammül etmek düstur olmalıdır ve vatandaşlar bu düstura behemehâl alışmalıdırlar. Yoksa hürriyet olamaz. Hürriyet nedir? Serbest düşünmek ve düşündüğünü serbest ve samimi söylemek değil midir? Yani iyi diye tanıdığımız şeye iyi, kötü diye tanıdığımız şeye de kötü demek! Hür insanlar bu hürriyete tahammül etmelidirler. Vakıa iyi ve kötü mefhumları ferdî anlayışlara bağlıdır. Ferdi anlayış ise ya doğru olur ya yanlış. Fakat doğru olsun yanlış olsun tahammül lazımdır. Zira tahammül olmazsa, tekrar ediyorum, hürriyetin ta kendisi kalkar. Yalnız şu kadar vardır ki verilen hüküm doğru sanılmadığı takdirde onu ret ve tashih etmek de diğer vatandaşların bir hakkı olmalıdır. Bu da hürriyetin ikinci ve esas şartıdır. Serbest Belde insanları arasında ne doğruluk ve ne de yanlışlık kimsenin inhisarı altında olamaz. Yanılmak ve yanılmamak seyyanen herkesin hakkıdır. Yanılmamaklık imtiyazı mahdut bir zümreye hasrolunan bir cemaatte hürriyet olamaz.
·
69 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.