Görünürde iyi bir hayatı olan Veronika'nın da olan her şey ruhunda oluyor... Kitap, genç ve güzel bir kadın olan Veronika'nın intihar girişimi ile başlıyor.
"11 Kasım 1997 günü Veronika kendini öldürme zamanının geldiğine karar verdi." kitabın ilk cümlesi.
Veronika başarısız intihar girişimi sonrası gözünü bir akıl hastanesinde açıyor. Doktor ona şu an kurtulduğunu ama kalbinin hasar gördüğünü, her geçen gün daha da kötüye gideceğini ve bir haftalık ömrü kaldığını söylüyor. Bir anda ölüp hayatından kurtulmaya çalışan Veronika'nın, hayatı ve kendini keşfetme süreci ölümü beklerken başlıyor.
Çünkü;
"Ölüm bilinci bizi daha yoğun yaşamaya yöneltir."S:212
Veronika bu şekilde ölüme sayılı günler kala, kalan zamanını istediği gibi yaşamaya çalışırken, bu durum oradakilere ve okura yansıyor.
"Yeniden yaşamaya başlamak istiyorum, Eduard. Hep yapmak istediğim, ama cesaret edemediğim hataları yapmak..." S:158
Hepimizin yaşamının bir döneminde yaşamak istemediği, artık ölsem dediği olmuştur. Belki de ölümün kendiliğinden gelmesini beklemek yerine intiharı düşünenler de olmuştur.
Acaba gerçekten istiyor muyuz ölümü, yoksa gerçekten yaşamak ve yaşadığımızı hissetmek mi istiyoruz? Ölümü gerçekten istediğimiz anda bile belki de istediğimiz şey yaşamaktır, istediğimiz gibi yaşamak... O ne der, bu ne der, doğru yanlış demeden, içimizden geldiği gibi yaşamak.
"Hiçbir şey öğrenemedin mi daha, ölüm kapındayken bile?İkide bir onu rahatsız edeceğim, bunun canını sıkacağım diye düşünmesene." S:107
Bir itirafta bulunacağım; ben de bir süredir hayatı bir dert olarak görüyordum, yaşamayı bu kadar istediğimin farkında değildim ta ki 6 Şubat'a kadar. Hayatımız, bitmesini isteyecek kadar uzun olmayabilir. Bunun farkında olmadan şikayet ederdim hayatımdan. O gece uyandığımda ölümü bu kadar yakınımda hissedince, aslında yaşamak istediğimi fark ettim. Bir şeyleri kaybetmeden değerini anlamıyoruz ya çoğunlukla, hayat da öyle gibi. Tek farkla hayatı kaybedersen artık değerini de anlayamazsın. Hayatı kaybetmeye çok yaklaşırsan işte o zaman anlıyorsun hayatın değerini. Batan güneşin gökyüzünde oluşturduğu renkleri seyretmeye, rüzgarlı bir günde yaprakların sesini dinlemeye, rüzgarın yüzüne dokunuşunu hissetmeye, rengarenk açan bir çiçeği koklamaya başlıyorsun. Yaşamak aslında sen ne güzel şeymişsin diyorsun.
Veronika Ölmek İstiyor, tam da bu düşüncelerde olduğum bir süreçte okuduğum için çok derinden etkiledi beni. Karakterle inanılmaz bağ kurdum. Hayatımın başka bir döneminde okusam bu kadar anlamı olmazdı belki de...
"O insanların yazdıkları her şey tek sözcükle özetlenebilir aslında: Yaşayın." S:158
Bu alıntıdaki gibi kitap tek sözcükle özetlenebilir: YAŞAYIN!
Bu şekilde yaşamı sorgulatması anlamında kitap bana
Dokunmadan kitaplarını anımsattı.
Sizin de yaşamın değerini anlatan kitap öneriniz varsa ekleyebilirsiniz.
Paulo Coelho 'nun kalemini seviyorum ve bu kitabını mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar diliyorum kitap dostlarım. Son olarak da şunu söyleyeyim. YAŞAYIN...
Teşekkür ederim Tuğçem💜🥰 Bir idam mahkumunun son günü kitabında da ölümü bekleyişin gerginliği vardı ve hayatın değerini anlatıyordu hatırlattığın için ayrıca teşekkür ederim kuzum😍
Oblomov kitapları ile asla boy ölçüşebilecek bir kitap olduğunu düşünmüyorum bu kitabın, bana satır araları edebi yönden oldukça zayıf gelmişti, şişirilmiş bir kitap olduğunu düşünüyorum, ama tabii sizin fikirlerinize de saygı duyuyorum, başarılar diliyorum :)
Edebi anlamda onlarla boy ölçüşemez kesinlikle ama hayatı sorgulatması ve hayatı gerçekten yaşama mesajını vermesi bakımından onları anımsattı, yoksa günümüz eserleri böyle klasiklerle aynı seviyede tutulamaz☺️