İttihat ve Terakki'nin on yıllık iktidar döneminin beyin adamı olan Talat Paşa, partinin önde gelen askeri kanat liderleri Enver ve Cemal Paşalar ile uyumlu ve eşgüdümlü bir şekilde ülkeyi yönetmiş, ülkenin yararı için hiçbir şeyden çekinmemiş, kararları cesurca alabilmiştir.
Partinin iç yapısına ve dinamiklerine hakim, örgütü elinde tutan güçlü adam Talat Paşa, siyasette ve devlet yapılanmasında; okul bitirmeden, babasından rütbe miras almadan (17 yaşında babasını kaybetmiş, evin sorumluluğunu üstüne almış, okulu yarıda bırakmak zorunda kalmıştır), halkla doğrudan ilişki kurmuş, devlet ve millet malına el sürmeden siyasi rolüne devam etmiştir. Balkan Savaşı'nın gönüllü neferi, Bab-ı Ali Baskını'nın mimarıdır. Edirne'nin Bulgarlardan kurtarılması fikrinin kararlı savunucusu, Tehcir Kanunu'nun uygulayıcısı, Milli Mücadele'deki başarının da görünmez kahramanlarındandır. Talat Paşa, memleketimizde bir devrin tarihini temsil eden ihtilalci bir devlet adamıdır. içindeki ateşli hürriyet ve vatanseverlik hamlesiyle önündeki engelleri devire devire mukadder olan yolunda sonuna kadar yürümüş bir insandır. Paşa, aslında sade hayatı ve alçakgönüllülüğü , dost canlısı bir kişiliğin sahibidir. Fakat Balkanların Türk kalmasının mücadelecisi bu devlet adamı ne yazık ki, bu hizmetlerinin karşılığı olarak hatırı sayılır bir dış düşman edinecek, Berlin'de bir Ermeni'nin kurşunları ile şehit olacaktır. (
Bayrak Kalpak Revolver)
• • •
Ermeni Meselesi
“Babam, Ermeni gençlerin askere gitmeleri için önce papazlarla görüşüyor, papazları vasıtasıyla Ermeni vatandaşlar askerlik yapmaya çağırılıyor. Gelen olmuyor. Bu arada yapılan aramalarda Ermeni mahallelerindeki evlerin, dağlardaki mağaraların birer silah deposu haline getirildiği saptanıyor. Türk ordusuna karşı bir hareket var. Babam da durumu tafsilatlı bir raporla Dahiliye Nazırı Talat Paşa’ya bildiriyor. Diğer illerin valileri de aynı şeyi yapıyor. Bunun üzerine Ermeniler en yumuşak ve medeni bir şekilde oralardan, Rus cephesinden uzaklaştırılıyorlar.”
Ermeniler kendileri sorun çıkarmışlardır. Dersim'de sorun çıkaran Kürtler gibi. Kısacası: “Kimseyi oturduğu yerde tehcir etmedik, mübadele etmedik. Vatanımızdan vatan istemeye kalktılar. Cedlerimizde lazım geleni yaptı, onları buradan çıkardı. Nokta, son. İlk akıl eden Enver, tehciri tatbik eden de Talât'tır ve İttihatçı kadroların tamamı. Bunların hepsinin ellerinden öpüyorum.” Vatan size minnettar.
_________________________________________________________________________----A N E K T O D L A R----____________________________________________________________________________
Tarihçi Erol Şadi Erdinç'in anlattığına göre Sadrazam Talât Paşa öldürüldüğünde ayakkabısının altı deliktir
•
Talât Paşa yurtdışındayken de eline geçen her kuruş parayı vatanı için harcamış hatta bu sebeple annesinin ev kirasını ödeyememiştir. Hak ederek kazandığı nişanları rehin bırakarak kirayı ödemeye çalışmıştır.
•
Nazır olduğu vakit seyahat için aldığı paradan artanı vezneye iade ederdi. Halbuki kanun mucibince alması icap eden paradan iade edilmezdi. Bunu hatırlatan veznedara Talât Paşa mevkiinden umulmaz bir şekilde cevap verdi:
- Ben hakkım olmayan parayı almam, diyerek iade ederdi.
En büyük mevki bile ona en küçük gurur vermemişti ve ekseriya halk arasında tramvayda seyahat ederdi.
•
Paşa'nın karakterini ve bu noktada ne kadar kılı kırk yardığının en güzel göstergelerinden biri de Cihan Harbi yıllarında gösterdiği hassasiyettir. Harp yıllarında, millet süpürge tohumu ekmeği yerken, Talat Paşa da evine vesika ile aynı ekmeği almıştır. Bir gün, Askeri Levazım reisi Topal İsmail Hakkı Paşa evlerine gelmişti. Sadrazamın evinde bu çamur gibi ekmeğin yendiğini görünce Talat Paşa'nın şoförünü yanına çağırmış, ertesi gün gelip kendisini görmesini tembih etmiştir. Topal İsmail Hakkı Paşa'nın niyeti açıktır. Talat Paşa'ya beyaz ekmek gönderecekti. Ertesi gün kendisini ziyaret eden şoföre bir torba beyaz ekmek verip Talat Paşa'nın evine gönderdi. Talat Paşa'nın hanımı ve doksan yaşındaki annesi levazım reisinin bu hediyesine son derece memnun olmuşlardı. Fakat akşamüzeri eve gelip sofraya oturduğu zaman bu beyaz ekmeği gören Talat Paşa, en küçük dilimleri bile tpplatmış ve şoförünü çağırarak şu emri vermiştir: "Bunları İsmail Hakkı Paşa'ya götür ve selamımı söyle. Biz, her gün vesika ile ekmeğimizi mahallemizin fırınından alıgoruz. Bu ekmeğe ihtiyacımız yok".
•
Yaz günlerinde en çok sevdiği yemek çeşidi, domates, peynir ve ekmek olan Paşa, Dahiliye Nazırı olduğu zaman bile makam odasında evden getirdiği bu tür yiyecekleri yerdi. Arkadaşları ise onun bu alışkanlığını işgal ettiği makamdan dolayı eleştirirlerdi. Hatta SADRAZAM olduğu dönemde bile yemeğini sefertası ile eşi evden Bab-ı Ali'ye gönderirdi. Bir yere gitmesini ve birisinden ikram görmeyi istemezdi. Sadrazam olduğu halde, sade bir hayat sürmüş ve evine gelen misafirleri bekletmeden kabul etmiş, örtülü ödeneği hiç kullanmamıştır.
•
Hünkâr bir gün Talât Paşa'ya 'senin evin yok, bir ev tedarik eylersen ben de yardım ederim' demiş; Talât Paşa, padişahın huzurundan çıktıktan sonra Başmabeyinci ile beni çağırıp: 'Zat-ı şahane bana böyle bir teklifte bulundu, nakden muavenet kabulü benim prensibime muvafık değildir. Şayet bu fikirde ısrar edecek olursa kendisini gücendirmeksizin önünün alınmasını sizden bilhassa rica ederim' dedi"
_________________________-----------__________________________
— Beni bir gün sokakta vuracaklar. Alnımdan kan akacak yere serileceğim. Yatakta ölmek nasip olmıyacak. Ziyanı yok, varsın vursunlar, vatan benim ölümümle bir şey kaybedecek değildir. Bir Talât gider, bin Talât yetişir.
"Bütün yaşamı süresince, özgürlük ve parlamenter rejim için çalışmış, imparatorluğun en ağır yükünü omuzlarına almış, sığındığı Berlin'de de içtenlikle, yenilginin zararlarını en aza indirmek, bir gün tekrar güzel yurdunu kurtarmak düşüncesindeydi. Fakat kahpece atılmış bir Ermeni kurşunuyla Berlin'de katledildi"
youtu.be/irGHCaqRYHA
Zaman ayırıp okuyanlara mersilerden bir demet.
Bonus: youtu.be/uWerePGDgbc
"En sonra, şu torba kemik sen misin? anlat!
biz dipdiri verdik seni bir devlete tal'at!
Takriben adamlık sana yetmezdi, tamamdın,
sen kitle adam, millet adam, bayrak adamdın."
Talât Paşa
bütün kalbler Leibnitz’in Monad’ı
gibi –şahsî bir tül ile örtülü–
birbirine kapalıyken parladı
millî bir nûr, şeffâf etti o tülü...
o nûr senin zekândır ki fark eder
tezâdların içindeki âhengi..
mezcederek yine bize zerkeder,
öyle bizden topladığı bin rengi..
sen canları birleştiren bir rûhsun,
vicdânını sende görür cemiyet;
o bir necât teknesidir, sen Nûh’sun,
sen olmasan öksüz kalır bu millet...
Türk neferi gibi temiz yürekli:
tesallufsuz, tefâhursuz bir albsin..
Türk tarihi gibi nâmus heykeli,
hiçbir zaman sarsılmayan bir kalbsin...
1 Eylül 1915