Biz gene dağlara dönelim
Yalnızlığın katmer katmer bir gül gibi
Patladığı evreni doldurduğu
Mutluluğu coşkuyu sahip olunmuşluğu Şahdamarımızda duyarak
Bir tür uçmağı yaşadığımız
Kırmızı sarı siyah arıları izleyerek
Bir günde bitiveren çiçekleri ayağımızın ucunda
Ansızın farkederek
Yaşamanın çılgınlığını değil ama
Hayatın o uçsuz bucaksız işleyişini
Mezarlardan öte o sonsuz derinliğini
Bir yıldız gibi kayarak karanlıklarda
Bir mızrağın akması gibi hissettiğimiz
Yüzyıllık ağaçların toprağı sarması gibi
O ağaçları incecik ağır çoğul böceklerin oyması gibi
Bir daha güçle duyarak idrak ederek hayatı
Sonra bir anda boşanan yağmur
Ey gök ne kadar gürültün varsa içimize boşalt
çünkü
Belki ancak ihtimal ki sen dindirirsin
Bir kurşunun ete saplanması gibi
Yüreğimize saplanan bu acıyı.