Gönderi

Ölümün bir iyilik olduğunu iyice umduracak başka nedenler de işte. İkisinden biri: Ya ölen kimse hiçliğe, yokluğa eriyor, hiç bir şey bilmez oluyor, ya da denildiği gibi, ölüm bir değişmedir, bulunduğumuz yerden canın, tinin bir başka yere göçmesidir. Ölüm her duygunun kısılması, sönmesiyse, deliksiz ve düşsüz bir uykuya benzer bir uyku ise, ne eşsiz bir kazançtır ölmek! Bir insanın deliksiz ve düşsüz bir uyku çektiği gecelerden birini, yaşamının öbür geceleri ve gündüzleriyle karşılaştırmak için seçmek gerekseydi, bu geceden daha güzel, daha iyi kaç gece geçirdiğini düşünüp taşındıktan sonra söylemek gerekseydi, herhangi bir yurttaşın değil, koca kralın bile böyle geceleri, geçirdiği öbür gecelere ve gündüzlere bakarak parmakla sayılabilecek kadar azdır, sanırım. Ölüm bu türlü deliksiz ve düşsüz bir uykuya benzer bir şeyse, bence büyük bir kazançtır; öyle ya, geri kalan bütün zaman tek bir geceymiş gibi gelecek. Öte yandan, ölüm bizi buradan başka bir yere götürecek sanki bir geçitse, denildiği gibi, orda bütün insanlar bir arada toplanıyorlarsa, bundan daha büyük bir iyilik olur mu yargıçlar? Çünkü, sonunda, öteki dünyada, bu sözde yargıçlardan kurtulup doğruluğu sağla yan gerçek yargıçları, Minos'u, Rhadamanthüs'ü, Aiakos'u, Triptolemos'u, yaşamları süresince doğru davranmış olan bütün öteki yarı tanrıları bulacaksak, katlanmaya değmez mi bu yolculuk? Üstelik de insan orada, Orpheus'la, Musaios'la, Hesiodos'la, Homeros'la buluşursa parayla elde edilebilecek bir mutluluk mudur bu? Bütün bunlar doğruysa, bir değil, birkaç kez ölmeye razıyım.
Sayfa 46 - Halk kitabeviKitabı okudu
·
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.