Muhayyelesi, kitaplarında okuduğu şeylerle, sihirler, kavgalar, meydan okumalar, savaşlarla, yaralar, ihtiraslar, aşklar, acılar, divaneliklerle dolmuştu; bütün bu hayaller zihninde o kadar yer etmişti ki onları gerçek olarak görüyor, dünyada onlardan daha gerçek bir şey tasavvur edemiyordu. . . Serseri bir şövalye olmak, atına binerek, tepeden tırnağa kadar silahlı, dünyayı dolaşmak, macera aramak, serseri şövalyelerin yaptıklarını yapmak, her türlü haksızlığı düzeltmek ve bin türlü tehlikeye göğüs gererek ebedi bir üne kavuşmak ; memleketi için bundan daha faydalı, kendisi için bundan daha şerefli bir şey olmayacağını düşündü.