Gönderi

1087 yılı başları Bizans devleti için hiç de iyi olmayacak birtakım gelişmelere sahne oluyordu. Balkanlarda isyan bayrağını açan Travl'e yardım eden Peçenekler başbuğları Çelgü'nün idaresinde; kuzenleri Geza ile Vladislav tarafından 1074 yılında tahtan indirilen Macar Kralı Andrey'in oğlu Kral Soloman'a yardım etmek üzere Kuman/ Kıpçaklarla beraber Bizans'a karşı harekete geçtiler. Bu ordu 80.000 kişiden oluşmuştu. Bunlar Makedonya'yı kasıp kavurdular ve hiçbir yerde karşılık görmeden Edirne önlerinden geçtiler. Bu korkunç sel, Meriç Nehri vadisini doldurdu ve buradan Marmara Denizine doğru indi. Köy ve kasabalardaki halk korku ve dehşet içerisinde güvenle sığınabilecekleri yer bulma düşüncesi ile müstahkem şehirlere koştu. Tabii bu boş bir ümit olarak kaldı şehirlerde köyler gibi yağma ve tahrip edildi. Peçenekler, Marmara Denizi kenarındaki Tekirdağ'dan bir günlük uzaklıkta bulunan Chariopolis, Hairupol'u (Hayrabolu) ele geçirdiler. Yine Hayrabolu civarındaki şehir ve köyleri tahrip ettikten sonra Skoteinon diye bilinen yere gelerek kamp kurdular. Buraya geldiklerinde Bizas'ın varlığını görebildiler. Aleksios Komnenos bunlara karşı Nikolaos Maurokatakalon adlı generalin idaresinde bir ordu gönderdi. Bu ordu korunaklı olduğunu düşünerek Pamphylon (Dimetoka ile Tekirdağ arasında bir kasaba) denilen yere gelerek hisarı ele geçirip karargahını kurdu. Ancak herkesin korku içerisinde önlerinden kaçhğı Peçenekler ve Kuman/ Kıpçakların yaklaşmaları üzerine burayı terk ederek küçük bir şehir olan Kule (Hisar boyunda)'ye gitmek zorunda kaldı. Kendilerinden daha fazla bir kuvvete sahip Bizans karşısında Peçenekler, sürekli önlerinden çekilen bir taktik izlediler. Ancak bu çekiliş sırasında da onları sürekli kontrol ettiler. Öyle ki bir sabah ansızın Peçenek başbuğu Çelgü, kuvvetleri ile Bizans ordusunun karşısında yerini aldı. Bizans başkomutanı Maurokatakalon, yanına adamlarını alarak bulunduğu ovanın arkasındaki tepeye çıktı ve durum değerlendirmesi yaptı. Bunu müteakip, karargaha dönerek, adamlarına Peçeneklerle savaşıp-savaşmayacaklarını sordu, onların sayıca çok olduklarını, bu durum karşısında mağlup olmalarının daha büyük bir ihtimal olduğunu ve bu yüzden savaşmamaları gerektiğini söyledi. Ancak adamları ile askeri birliktekilerin çoğu savaşılmasından yana tavır sergilediler. Bunun üzerine başkomutan savaşmaya karar verdi ve derhal askerin savaşa hazırlanmasını emretti. Onun bu cesur kararı hiç bekenmedik parlak bir başarı ile taçlandı. Peçenekler bozguna uğratıldılar. Başbuğ Çelgü ile Solomon da ölenler arasında idi. Peçeneklerin çoğu öldürüldü, kalanlar kaçtı ise de onların da çoğu düştükleri Hayrabolu çayında boğularak can verdiler. Zaferi göğüsleyen Bizans kuvvetleri yakalanmaları zor olan Peçeneklerin peşine düşmek yerine, göstermiş oldukları kahramanlıkları için hak etmiş oldukları ödüllerini almak üzere başkentin yolunu tuttular. Böylece 1087 yılı ilkbaharında yapılan Peçenek seferi Bizanslıların zaferiyle neticelenmiş oldu. Ancak Bizans tedbiri elden bırakmadı ve imparator bah illeri valisi olan kardeşi Andrian Komnenos'u bir ordunun başında Trakya'ya gönderdi.Bu arada Urfalı Mateos, Tuna denilen büyük nehrin öte tarafındaki batı memleketlerinde kargaşalık çıktığını, Padzinagların Roma imparatoru Aleksios'a karşı şiddetli bir savaş açtıklarını, Peçenek başbuğunun Romalıları mağlup ederek Roma askerlerini takip ettiklerini, merhametsizce kılıçtan geçirdiklerini belirterek şöyle devam etmektedir: "İmparator Aleksios çok az sayıda askerle beraber İstanbul'a kaçtı, birkaç gün sonra hazinesini açtı ve evvelkinden çok daha büyük bir ordu teşkil etti. Peçenek başbuğu bütün ordusu ile milletinin başında olduğu halde Grek İmparatorluğunu zapt etmek niyetiyle İstanbul'a karşı yürüdü. O, 600.000 teçhizatlı asker, bütün milleti ve oğulları ile beraber yürüdü. Onların yaklaşhğını haber alan Aleksios, bütün Hristiyanlarla birlikte Tanrı'ya dua ettiler. Bu (27 Şubat 1089-26 Şubat 1090) tarihi idi. İmparator, Romalı, Ermeni ve Bulgarlardan müteşekkil 300.000 kişilik orudusuyla beraber Peçenek askerlerine karşı çıktı. İki hükümdar karşılaşınca şiddetli bir muharebeye tutuştular. Hepsi de okçu asker olan Peçenekler, arabaların üzerinden hayret edilecek surette cesaret ve metanetle savaştılar. İmparator Aleksios'un emri üzerine Romalılar arabalarını tutuşturup yaktılar. Bu tedbir sayesinde imparator Peçenekleri mağlup etti. Onlar kaçmaya mecbur kaldılar. Takip edilerek kılıçtan geçirildiler. Peçenek başbuğu öldürüldü, oğulları ile kadınlarda dahil askerleri ortadan kaldırıldılar. Aleksios bu zaferden sonra çok sayıda esir ve bol ganimetle İstanbula döndü". Aslında Urfalı Mateos, burada olayları birbirine karıştırmaktadır. Verdiği bilgiler karışık olıp.akla beraber 1083-1096 yılları arasında 13 yıl süren savaşların genel bir özetidir.
·
66 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.