Gönderi

Hinduizmde Külli ve Cüzi İrade
Hintlilere nazaran, külli iradenin cuzi irade ile alâkası yoktur. Mutlak varlık, arzularını mutlak adaletin teminine bağlayan bir hâkimdir. Bunlar kendilerini istilâ eden maddî, manevî esaret içinde bırakan bu çeşit itikatlarına rağmen, her ferdin kendi aksiyonlarının iyilik veya fenalığından mesul olduğuna inanıyorlardı. Onlar için ne bir Mesih ve ne de bir şefaatçi mevcuttu. Herkes, lâyık olduğu şeye doğrudan doğruya mâruz kalacaktı. Her iyi veya fena hareket, yekdiğerinin bir neticesi gibi, birbirine bağlı telâkki olunurdu. Canlıların cüzî iradesine tesir etmiyen manevî kuvvetler, ancak tabiî hâdiseler üzerinde bir tesir yapardı. Yağmur, şimşek, fırtına.. v. s. hep Brahmaʼnın tanrısel iradesile vücude gelen ve hepsinde de iyilik veya kötülük manası bulunan ruhânî birer işaretti. Ve bunlar, insanın aksiyonlarına göre, tanrının memnun olup olmamasına göre tezahür ederlerdi. Hulâsa Hintli için, ferdi iradenin hürriyeti mefhumuyla ferdi mesuliyet mefhumu hiçbir mantıkla izaha imkân bulunmayan iki mütenakız düşünce halindedir. Her Hintli evvela, dinî bir terbiye almaya, sonra Brehmenlerin gösterdiği bir hayat içinde yaşamaya mecbur olmuştur.
Sayfa 45
·
151 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.