“Bir hikayenin özgün çehresine büründü, sanki başka bir şey mümkün olmuş gibi, sanki daha doğumundan itibaren her şey verili değilmiş gibi: Her türlü insanı yazgıya içrek, o mutlak çürüme. Doğumumda bütünüyle verili olan ve ölüm döşeğinin serili olduğu odanın kokusunda ve loşluğunda bütünüyle mevcut, her dakikada ve sonsuzlukta mevcut olan çürüme. Oradayım ben, bugün ve tüm zamanlarda. Hep orada oldum. Evvelden zaman yoktu. Zaman başlar başlamaz orada oldum, sonsuza dek, kendi ölümümden öte.”