Gönderi

1914 Anadolu Askeri ve Köylüsü I
Derse başlarken Istanbullu başçavuşa dersi sadece dinlemesini, sual cevaplara katılmamasını söyledim. Sonra da askerlere sordum: Bizim dinimiz nedir? Biz hangi dindeniz? Hep birden : Elhamdü-l-illâh Müslümanız, diye cevap vereceklerini sanıyordum. Fakat öyle olmadı. Cevaplar karıştı. Kimisi «İmamı âzam dinindeniz» dedi. Kimisi «Hazreti Ali dinindeniz» dedi. Kimisi de hiç bir din tayin edemedi. Arada: İslâmız, diyenler de çıktı ama; Peygamberimiz kimdir? deyince, onlar da puslayı şaşırdılar. Akla gelmez peygamber isimleri ortaya atıldı. Hatta birisi: Peygamberimiz Enver Paşadır! dedi. İçlerinden peygamberin adını duymuş olan birkaçına da: Peygamberimiz sağ mı? Ölü mü? deyince iş gene çatallaştı. Herkes aklına gelen cevabı veriyordu. Bir kısmı sağ, bir kısmi ölüdür tarafını tuttu. Fakat birisinin kuvvetle konuştuğunu, yahut bir tarafın daha ağır bastığını görünce, diğer tarafin da kolayca o tarafa kaydığı görülüyordu. Peygamberimiz sağdır diyenlere: O halde peygamberimiz hangi şehirde oturur, diye sordum. Cevaplar tekrar karıştı. Onu Istanbul'da, Şam'da yahut Mekke'de yaşatanlar oldu. Hiç bir yer tayin edemeyenler daha çoktu. Peygamber ölmüştür diyenlere de: Peygamberimiz ne kadar zanian evvel öldü? denildiği zaman bu sefer onlar şaşırdılar. Yüz sene önce, beş yüz sene önce, bin sene önce diye gelişigüzel cevaplar verenler oluyordu. Fakat çoğu, vakit tayin edemiyorlardı. Dinimizin adı ve peygamberimiz bilinmeyince de din ilkelerini ve ibadetleri doğru dürüst bilen hiç kimse çıkmadı. Ezan dinlemişlerdi. Fakat ezan okumayı bilen yoktu. Namaz kılan bir iki kişi çıktı. Fakat onların da hiç biri, namaz surelerini yanlışsız okuyamadı. Daha garibi, niçin namaz kıldıklarını bir türlü anlatamadılar. Sonra: Köyünde cami olanlar ayağa kalksın, dedim. Gerçi köylerinde cami olan birkaç kişi kalktılar. Fakat onlar da bayramlarda, cumalarda âdet yerini bulsun diye camiye gitmişlerdi. Köylerinde mektep olan bir tek kişi çıkmadı. Bazı camili köylerde, cami odasında küçük çocuklara imam tarafından Kur'an ezberlettirilmeye çalışıldığını görmüşlerdi. Ama usulü dairesinde ve ayrı bir köy mektebi gören kimse yoktu. İlk ders beni şaşırtmıştı. Bu bölük, o zamanki milletin bir parçasıydı. Hepsi de Anadolu köylüleriydiler. Biz Anadolu köylüsünü dindar, mutaassip bilirdik. Halbuki bu gördüklerim sadece cahildiler.
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.