Afrika'dan Amerika'ya sürülenlerin, budalaca bir savaşın siperlerinde kıyım kıyım doğrananların, napalm ile canlı canlı kızartılanların, kapitalizmin bekçi köpeklerinin zindanlarında ölesiye işkence edilenlerin, Federeler Duvarı'nda kurşuna dizilenlerin, Fourmies'de, Setif'de kurşuna dizilenlerin, Endonezya'da yüzbinlerle öldürülenlerin, Amerikan Yerlileri gibi aşağı yukarı kökleri kazınanların, afyonun serbest ticaretini sağlamak için Çin'de kitlesel olarak öldürülenlerin sayısız kalabalığı... Yaşayanların elleri, bütün bunlardan, onuru yadsınan insanın başkaldırı meşalesini aldılar. Yetersiz beslenmenin her gün on binlercesini öldürdüğü şu üçüncü dünya çocuklarının şimdilik uyuşuk elleri, kukla yöneticilerinin anaparasını çaldıkları bir borçlanmanın faizlerini ödemeye mahkum edilen halkların kuru elleri, büyük zenginliklerin çevresinde konaklamaktan hep daha çok sayıda kovulanların titrek elleri. Acıklı ve şu anda dağınık bir zayıflığın elleri. Ama bu eller bir gün birleşmemezlik edemez. Ve işte o gün onların taşıdıkları meşale dünyayı saracak.