Gönderi

Bir subay ve otuz yedi erden oluşan tutsak Rus kafilesine rastlamıştık burada. Sırtların da sağlam kalın kaputlar, kulaklarını ve suratlarını koruyan astragan kül renkli kalpakları vardı, hepsi de çizme giymişlerdi. Onlarla bizler arasında ne acı bir çelişki.. Hiçbirinin ayağın da, biz de ki gibi, çarık ya da ayakkabı yoktu. Kimbilir, Rusya’nın hangi uzak yöresinden, Sibirya’nın hangi buzlu çöllerinden gelmişler di bizimle savaşmak için? Hepsi de genç ve gürbüzdü. Rus teğmen bizi selamladı. Erler yanımızdan geçerken “ızdırasti” ve “selamün aleyküm” di ye yarı Rusça, yarı Osmanlica selam veri yorlardı.
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.