Gönderi

Atatürk'ün hiç uyumadan üç gün durabildiğini de, görmüş ve gözlerime inanamamıştım. Cephede değildik, savaş da yoktu. Uykusuzluğu gerektirecek önemli bir olayla da karşı karşıya bulunmuyorduk. Fakat o, bir işe, ama ciddi bir işe başladı mı, onun sonunun geldiğini görmeden asla rahat edemezdi. Atatürk, çalışmaları sırasında yer ve zaman ögeleriyle ilgili değildi. Nerede ve hangi şartlar altında olursa olsun, yurt çıkarlarını kapsayan bir görev belirdi mi, onu yerine getirmeğe çalışırdı. Gezileri sırasında trende ya da otomobil içinde evrak açtırarak çalıştığı çoktur. En keyifli eğlence anında sofrada bile karşısında görevlilerden birini gördü mü sohbeti, konuşmayı hemen yarıda keser, 'Beni mi istiyorsun?' diye kalkıp giderdi. Ülke işlerini her şeyin üstünde tutardı. Eline aldığı herhangi bir işi de yarım bırakmaz, bitirmeden rahat edemezdi. Bazan hiç durmadan okuduğu, kırk sekiz saat aralıksız çalıştığı da olmuştur. Çankaya Köşkünde eline geçirdiği bir tarih kitabını bitirmek için iki gün, iki gece hiç yatağa girmemiş, şezlongta dinlenmekle yetinmişti. Yalnız kaldığı ya da okuduğu zamanlar masaya pek iltifat etmez, koltuğa bağdaş kurup oturmayı daha çok severdi.
Sayfa 160Kitabı okudu
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.