Gönderi

On yıl önce rahmetli babamın ardından hayata devam edebilmek için mecburen öğrendiğim bir eylem oldu; istemli unutmak. Hani bir acı eşiği vardır. İçin yandıkça tırmanırsın en tepeye, daha da acır, tahammül edilemeyecek şekillere bürünür. İşte o eşiğin son haddinde en başa düşüş kendini gösterir, sıfıra. Dahası yoktur çünkü acının, suda bırakılmış bir sünger gibi doyma noktasında taşar. Fazlasını kaldırmaz. Ötelemeye başlarsın düşünceleri. Aklına gelen her acı veren şeyin üstüne yeni bir şeyler yazarsın. Beynin karalamalarla dolar. Ne eskisi kalır, ne de yeni yazılanlar anlaşılır. Sonra buruşturup atarsın içine. Birikir dağ olur. Bir bakmışsın istemli unutma eylemi otomatikleşmiş, kontrol edemediğin bir tik olmuş. Yazboz olmuş her şey, hatrı kalmamış. Önemli önemsiz maziye ait ne varsa kaybolmuş.
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.