Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Evvel İstanbul’da Düşlem ve Zaman
Kentin hafızası toplumun kolektif bir fotoğrafını çeker. Şiir de en az fotoğraf kadar şehri ve şehirlileri dizelere hapseder, burada ölümsüzleştirir. İstanbul’un önemli dilsel ve görsel temsilcilerinden
Ahmet Hamdi Tanpınar
Ahmet Hamdi Tanpınar
ve
Ara Güler
Ara Güler
’in buluştuğu “Aynı Rüyanın İçinde” kitabı mekânın hafızasının kayda dökümüdür. Ali Sina Özüstün, Dergâh Yayınları ve Ara Güler Müzesi iş birliğinde 2018’de bu çalışmayı hazırlayarak bir fotoğraf ansiklopedisi ve alıntı albümü ortaya çıkarmıştır. Eser, Tanpınar’ın mekâna dair zamansız alıntıları ve Güler’in gerçekçi enstantanelerinin rastlaştığı bir düş alanıdır. 1901‘de doğan Tanpınar’ın da 1928 doğumlu Güler’in de havsalalarında şahsi İstanbulları vardır. İkisi de kentlerin, insanın etrafını saran rayihalı atmosferlerin dilinden anlar. Biri kalemin diğeri makinenin erbabıdır. Biri akıp giden zamandan sözler devşirirken diğeri ânı yakalar. “
Aynı Rüyanın İçinde
Aynı Rüyanın İçinde
” seçkisi hakikatin kurgu ile eklemlendiği bir İstanbul öyküsünü anlatır.¹ || Kolektif Hayat ve İstanbul’u Yakalamak Tanpınar’a göre şehir, “bir terbiyenin ve zevkin etrafında teşekkül eden müşterek bir hayattır.”² #177684137 Fotoğrafçı ise resimde her dünyayı toplamak ister. Şehir, görüntülerden, seslerden ve sözlerden oluşur. “Şehir bir söylemdir; bu söylem de gerçekten bir dildir: Şehir, sakinleriyle konuşur; biz, içinde bulunduğumuz kenti konuşuruz; bunu da orada yaşayarak, orada dolaşarak, ona bakarak yaparız” der ##$##yazarSeolar:roland-barthes.$$#$$³ Dolayısıyla İstanbul, bizim konuştuğumuz ve bizi konuşan, bizim onda yaşadığımız ve bizi yaşayan bir düşün gerçekliğidir. Kaydedilen fotoğrafları izleyen göz, Ara Güler’in İstanbul’da hangi sokaklardan geçtiğine, hangi yüzlere baktığına tanıklık eder. Tanpınar’ın alıntıları, şehrin insanına, şehrin havasına bir kapı aralamakta, kaydedilen her söz ve ân geçmişi bugüne taşımaktadır. Vefa’da mezar taşları arasındaki çocuk, Eyüp’te kenar mahallelerde gecekondulara su taşıyan kızlar ve kızların ardında gördüğümüz çamurlu İstanbul silüeti gerçek bir nostalji portresidir. Deklanşörün ardında yaşantı vardır; şehir, fotoğrafın diyafram boşluklarında nefeslenir.⁴ Ara Güler’in fotoğrafları Tanpınar’ın metinleriyle birleştiğinde imgeler canlanır. Fotoğrafta su taşıyan kızlar, Tanpınar’ın Beş Şehir’de sözünü ettiği, hastalandığında İstanbul’un şifalı sularını sayıklayan insanlar hatırlandığında daha başka mânâlar kazanırlar. Fotoğraf 1. | Vefa’da mezar taşları arasında bir çocuk,1962: i.hizliresim.com/k9x4ds7.jpg Fotoğraf 2. | Gecekondu mahallesinde su taşıyan kızlar, Eyüp, 1965: i.hizliresim.com/hzv2uf2.jpg Eminönü’nde kayıklar, Haliç’te kuşlar ve mavnalar, Rumelihisarı’nda eski sokak taşlarından yükselen ağaçlar görünür. Tanpınar’ın dediği gibi, İstanbul, her süsün, her kumaşın kendisine yaraştığı güzellere benzer.⁵ Güler, güzelin ve hatıranın birbirinden ayrı olup olmadığını sorgularken Tanpınar, güzelin en büyük hususiyetinin şahsı her ân kendisine ve kendisinde uyanmaya zorlamasında, her ân yeni gibi görünmesinde olduğunu söyler.⁶ Burada Byung-Chul Han’ın gözün fotoğraftan beslendiği, hakikatin de güzelliğin bir biçimi olduğu iddiası hatırlanabilir.⁷ Yani eski İstanbul, seyyar satıcılarıyla, çocuklarıyla, atlı arabalarıyla, eski yokuşlarıyla, pasaj kahveleriyle, ahşap evleriyle yeni bir hatıra yaratmaktadır. Burada fotoğraflar didaktiktir, İstanbul’un hem eş zamanlı hem de art zamanlı bir anlatısını sunar. Kadrajlarda görülen kesitler, yapıların malzemeleri, mahalle ahalisi, insanların yaşama biçimleri hakkında çeşitli ipuçları barındırır. Böylece İstanbul halkının eskiden daha renkli, kozmopolit olduğu, mahallelerin kültürler arası daha çok etkileşim barındırdığı okunabilir. (#188685993 - #188738191) Fotoğraf 3. | Ayvansaray, 1959: i.hizliresim.com/mtoc60a.jpg || Görünenin ve Okunanın Ardında Ne Var? İstanbul, zıtların bir arada kompozisyon öğesine dönüştüğü, çok kutuplu bir şehirdir. Etrafında ışık ve karanlığın, netlik ve bulanıklığın, madde ve ruhun birliği söz konusudur. Siyah-beyaz fotoğraflarla yapılan soyutlamalar, siyah rengin taşıdığı simgesel anlamın soyuta daha yakın oluşundan ötürü yapay yolla da olsa bir tablo izlenimi yaratır.⁸ #172538880 Bu yüzden Ara Güler’in siyah-beyaz fotoğrafları, mekânın estetize edilmesini kolaylaştırır. Işık ve gölge oyunları, sahnelerin daha derin algılanmasını sağlarken kesitin çerçevesini, fotoğrafın sınırlarındaki atmosferi genişletir. Kontrastların, çizgilerin ve formların keskin görünümü fotoğrafları eserin dışına taşırır. Sahneler kimi zaman, fona yaklaşarak daha yakın bir kadrajı temsil eder. Fotoğrafçı, insana ve hikâyelere odaklanmıştır. Ara Güler’in portreleri, çekim yaptığı kişilerin iç dünyalarını yansıtan samimi anlarla doludur. Bununla birlikte yüzler ve sokaklar, dönemin ve insanların günlük hayatlarının belgelenişidir. Bu kompozisyonlar fotoğraf gazeteciliği ve belgesel nitelikleri de taşır. Mekânın estetize edilmesini kolaylaştıran ve İstanbul’u bir düşler albümüne çeviren yegâne imgeler fotoğraflara ait değildir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın zamanlara dair kıyasları ve savları da zaten güzel olan şehrin güzelliğini daha da ortaya çıkarır. Yine de güzel kusursuz değildir, karanlığı ve bulanıklıkları ile kendisidir. Nasıl ki, bakış, Ara Güler’in görsellerinden söze ulaşıyor ve kentin geçmişine dair çıkarımları izhar ediyorsa, Tanpınar’ın sözlerinden de şehre dair görüntülere ve tahayyüllere ulaşmak mümkündür. Tanpınar’ın tümceleri âdeta, neredeyse İstanbul’un her sokağında çocukları fotoğraflayan Güler’e “bereket versin sokak vardı, çocuğun tek yardımcısı sokaktır” diyerek seslenir (fotoğraf 4).⁹ #177688918 Fotoğraf 4. | Tophane’de oynayan çocuklar, 1975: i.hizliresim.com/n3szdsh.jpg Tanpınar, şehrin sahibi değil sakinidir. İstanbul’un sırrının, denizin, suyun, ışığın seyircisidir. O’na göre: “Her İstanbullu az çok şairdir, çünkü irade ve zekâsıyla yeni şekiller yaratması bile, büyüye çok benzeyen bir muhayyile oyunu içinde yaşar. Ve bu, tarihten gündelik hayata, aşktan sofraya kadar genişler." Tanpınar, eskinin arayışındadır. Özlemin ve nostaljik olanın peşinden koşarken şehrin maddeye teslim olmasından imtina eder. || Bakış ve Anlayış Fotoğrafçı da yazar da yaşantıyı seyredip kaydetmiştir. Sanki Tanpınar’ın sözleri, Ara Güler’in fotoğraflarının tahlilidir. Örneğin, “Her fener direğinde, sabaha kadar, içinde doğduğum şehrin hülyalarından birinin asıldığını, ıslak bir bez gibi rüzgârda sallandığını ve sarardığını bu karanlık gecelerde öğrendim” sözleri, 1957 tarihli ‘Galata Köprüsü'nde gece’ fotoğrafının açıklaması gibidir (fotoğraf 5). Tanpınar, “medeniyetin aydınlık ve esrarsız gecesini, büyük lambâların, renkli reklâmların, lüks avizelerin gecesini yine aynı medeniyet elimizden aldı” derken kadraja bol neonlu bir fotoğraf girer (fotoğraf 7).¹⁰ İstanbul’un denizi ve yansıdaki ışık hüzmeleri, “su, munis bir ayna gibi hayatımızın her tarafından uzanır ve iklim çok defa takvimden ayrı yürür” sözleriyle anlam kazanır (fotoğraf 6).¹¹ Fotoğraf 5. | Galata Köprüsü'nde gece, 1957: i.hizliresim.com/nzwe0sh.png Fotoğraf 6. | Haliç: i.hizliresim.com/qgauf1r.jpg Fotoğraf 7. | (başlıksız:) i.hizliresim.com/t8onb7s.jpg Tanpınar ve Ara Güler, ânlar ve sözler vasıtasıyla bir İstanbul düşünde rastlaşmıştır. Bu rastlantı, güzelliğe dair izleri paylaşmakla birlikte başka ortaklıkları da barındırır. Bir yanda, insanların doğduğu yerin adamı olduğunu düşünen Güler, “Ben Şark'ın adamıyım. Bunu hissediyorum”¹² derken, diğer yanda Tanpınar, “Şarka düşman değilim. Bulsam onunla kanaat ederim. Ben şarklıyım. Bak hâlime: Benim nerem garplı?” der.¹³ Seçki, Şark’ın İstanbul’unu, eski İstanbul düşünü; şehrin bünyesini, mimarisini, ânı ve zamanı aynı rüyâda birleştiren bu ikilinin okuyucuya/seyirciye bir zaman makinesi vaat eden çağrısıdır. (#172555126 - #177687012) ________________________________________________ Dipnotlar: 1. Ara Güler & Ahmet Hamdi Tanpınar,
Aynı Rüyanın İçinde
Aynı Rüyanın İçinde
, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2020, s. 5. 2. Ara Güler & Ahmet Hamdi Tanpınar, a.g.e, s. 168. 3. Roland Barthes,
Göstergebilimsel Serüven
Göstergebilimsel Serüven
, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2018, s. 210. 4. Bu cümle fotoğrafçılığa ait olan “diyafram aralığı” terimine gönderme içermektedir. Ayrıca metnin devamında bu jargona ait deklanşör, kadraj, kontrast, enstantane… gibi kelimeler kasıtlı biçimlerde kullanılmıştır. 5. Ahmet Hamdi Tanpınar,
Beş Şehir
Beş Şehir
, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2019, s. 133. 6. Ara Güler,
Bir Göz Bir Makina ve Gerçek
Bir Göz Bir Makina ve Gerçek
, Fotoğrafevi Yayınları, İstanbul, 2015, s. 250. & Ara Güler & Ahmet Hamdi Tanpınar, Aynı Rüyanın İçinde, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2020, s. 28. 7. Byung-Chul Han,
Güzeli Kurtarmak
Güzeli Kurtarmak
, İnsan Yayınları, İstanbul, 2018, s. 59. 8. Ara Güler,
İstanbul'u Dinliyorum
İstanbul'u Dinliyorum
, Masa Yayınları, İstanbul, 2010, s. 22. 9. Ara Güler & Ahmet Hamdi Tanpınar, Aynı Rüyanın İçinde, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2020, s. 206. 10. Ara Güler & Ahmet Hamdi Tanpınar, a.g.e, s. 130. 11. Ara Güler & Ahmet Hamdi Tanpınar, a.g.e, s. 50. 12. Ara Güler, İstanbul'u Dinliyorum, Masa Yayınları, İstanbul, 2010, s. 207. 13. Ara Güler & Ahmet Hamdi Tanpınar, Aynı Rüyanın İçinde, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2020, s. 186.
Aynı Rüyanın İçinde
Aynı Rüyanın İçindeAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202038 okunma
··
602 görüntüleme
Av. Dr. Tolga Ersoy okurunun profil resmi
Son derece akademik titizlikle kaleme alınmış, oldukça yetkin bir inceleme yazısı. Paylaştığınız Eski İstanbul fotoğrafları da yazıya ayrı bir görsellik katmış. Tebrik ederim.
Beyzâ! okurunun profil resmi
Kıymetli yorumunuz için çok teşekkür ederim. Sizden bunu duymak ayrıca onore edici. 🌻
Mehmet Emin Alperen Kılıç okurunun profil resmi
Emeğinize sağlık. Bakma ve okuma kılavuzu için teşekkürler. Fakat neden bilmem cümlelerinizin özneyi nesne kılması hoşuma gitmedi. Bilmem neden. Belki de zaten kareye hapsedilen anlar özneyi nesne kıldığı içindir. Düşüneyim.
Beyzâ! okurunun profil resmi
Kesinlikle katılıyorum. Neden böyle oldu onu açıklayayım. Benim aslında tarzım bu tarz net ve kurallı cümleler yazmak değil. Eksiltili, bulanık, şahsi şeyler karalıyorum. Fakat bu dil benim yaptığım araştırmaları örtüyor ve piyasada kabul edilebilir bir yer bulmuyor. Yazı şekillenirken okumalarını hocam ve akademisyen arkadaşlar yaptılar. Dergilerin yazım kılavuzuna ve kaidelere uymam gerekti. Dolayısıyla edilgen çatı tercih ettik. Beni de sıkıyor ve gıy gıy yapma demek istiyorum yazıyı yazan arkadaşa. Teşekkürler, güzel bir nokta.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.