Ben mezheb tarihçilerinden farklı düşünüyorum. Teşbih fikrinin zuhurunda dahili bir sebep vardır ki bu da Allah Teâlâ'ya yed, sak, ayn, vech gibi haberi sıfatları nisbet eden âyet ve hâdisleri harfi, lafzı (te'vilsiz) olarak almaktan doğmuştur. Bu sıfatlar hakikat mânâlarıyla alındıkları takdirde işin sonu, hâșâ, Allah Teâlâ'yi kula teşbih etmeye varır. O halde dışarıdan bir sebep aramaya gerek yoktur. Bilâkis esas sebep gördüğümüz gibi harfi tefsire sarılmak ve bu lafızları mecaza değil de hakikat mânâlarına hamletmektir.