Goethe'nin Faust'u gibi gücünü kazma ve küreğin sesinden almak, doğal ve insani engelleri inşaat taarruzu ile yıkmak, binalar arasında elinde satırla dolaşmak, sonu nihilizme varan durdurulmaz bir yıkım demektir. Nitekim bu Faustvari gelişme 20. yüzyıldan itibaren büyük gelişme göstermiş, [Berman, 1999] modernleşen Türkiye'de de hem Ankara'nın yaratılmasında hem de İstanbul ve diğer kentlerin düzenlenmesinde temel belirleyici haline gelmiştir.