Gönderi

Taksim’e doğru bölünerek, her bölüğü bir duyarsızlığı yeniden bölerek, solucan canlılığını neden sürükleyecektim. ‘Nerede ayrılacağımızı sormadım.’ Sevmediğini ‘bilme’nin üstüne giderek –benim için de sanki o ‘bilme’ sevmemek eylemine sığabilirmiş de, dayanamazlıkla özdeş değilmiş de, akıntıya kapılmış bir salapuryanın dümen suyuna gittiğimi sonradan algılayıp– önceden algılama algılamamaktır kuşku yok, silkinme anlamına gelmiyormuşçasına, öç alma savunmasıydı bir üçüncü adına. Ne sana, ne bana verilmiştir çünkü kurtuluş.
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.