Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

479 syf.
7/10 puan verdi
·
23 günde okudu
ölü canlar ve ölü sayfalar.
1) GOGOL' UN RAHATSIZLIĞI VE BUNUN ÖLÜ CANLAR KİTABIYLA BAĞLANTISI Gogol'un "Manik depresif psikoz" diğer adıyla "Bipolar bozukluk" adındaki bir hastalığı vardı. Bu hastalığın gerek akademik gerek sosyal hayatı ne kadar ciddi bir biçimde etkilediğini hepimiz biliriz. Gogol da bu hastalıktan çok çekti; Manik durumdayken müthiş enerjik oluyordu; sanat gücü, yaratıcı düşünceleri doruğa ulaşıyordu. Ama sarkaç öbür tarafa geçtiğinde her şey kararıyordu. Tabii o dönemde ruhsal hastalıklara tanı koymak çok zor olduğu için Gogol'a tedavi de uygulanmıyordu. Sadece ıslak çarşaflara sarmak, papaz tarafından insafsız bir oruç uygulamak gibi geleneksel ve korkunç yöntemler kullanılıyordu yazarımıza.. Tabii bu yöntemlerin hiçbir faydası olmadığı da ortadaydı. Yazar, ilk krizini 1840 yılında, 31 yaşındayken Roma'da yaşadı. 1846 yılında durumu öylesine ağırlaştı ki, kendini asmak ya da göle atlayıp boğulmak biricik çıkar yol gibi görünmeye başladı gözüne. Zamanla nöbetler hem sıklaştı hem şiddetlendi. İkinci krizinde Gogol "Alışılmış" diye adlandırdığı hastalığına yönelik şöyle açıklıyordu durumunu: "Alışılmış, dönemsel hastalığımın tutsağıyım yine: İki üç hafta boyunca odamda kımıltısız kalıyorum. Kafam odunlaşıyor. Dünyayla bütün bağlarım kopuyor." Son krizini ise 1851 yılı Aralık ayı ile 1852 yılının Ocak ve Şubat aylarında yaşadı. İki gün boyunca ağzına tek lokma bir şey koymadan, kutsal tasvirlerin önünde diz çökmüş ola­rak durdu. Üzerinde uzun süredir çalıştığı büyük romanı Ölü Canlar'ın ikinci cildi kendisini dehşetli rahatsız ediyor­du. İlk cildinde birbiri ardınca olumsuz tipler sergilediği romanının ikinci cildinde olumlu tipler sergilemeyi ve sevgili Rusya'sının geleceğine umutla bakılabileceğini göstermeyi umuyordu. Ama bulamadı romanına koyacak olumlu Rus tiplerini. Hem kendi hastalığına çare bulma hem de artık bir işkenceye dönüşen Ölü Canlar'ın ikinci cildiyle ilgili kilit­lenmişliğini aşmasına katkısı olur umuduyla hacca bile gitti, ancak bu da tam bir hayal kırıklığıyla sonuçlandı: Yıllarca dolaşıp durduğu Avrupa kaplıcalarından bedenine nasıl şifa bulamadıysa, kutsal topaklardan da ruhuna şifa bulamadı. 11 -12 Şubat günü, üzerinde on yıldır çalıştığı ikinci cilde ait bütün el yazmalarını ateşe attı. Yanıp yok olan romanıy­la birlikte yaşamın anlamı da yok oldu Gogol için. Uzunca bir süredir yaşamakta olduğu dinsel-ruhsal bunalım sonu­cunda, özkıyım gibi bir ölümle dünyadan ayrıldı: Son on gününü hiçbir şey yemeden, kimselerle tek kelime konuşma­dan, gözlerini kımıltısızca boşluğa dikerek geçirdi; adeta ağır ağır söndü. Resmi belgelere göre, kendini aç bırakarak öldürmüştür. Fanatik bir Hıristiyan olarak, canına kıymaya yönelik açık, bilinçli bir eylemde bulunamayacağını bildiği için seçtiği bir yoldu bu kuşkusuz. Mektuplarındaki şu satır­lar anlamlı: "Ölmem gerek. Hazırım da buna." İşte yazarın ateşe attığı ikinci ciltten kurtarılan sayfalar. Yanan ve tümüyle okunmaz hale gelen kimi sözcükler ve satırlar, cümlenin sonu ve diğer paragrafın başına göre tahmini olarak editörler tarafından bize sunuldu. Bu kitabın ikinci cildi belki bu yüzden hayal kırıklığı olarak kaldı bende ama yine de işin arka tarafındaki yaşanan bu olay bu kırıklığımı anlamsızlaştırdı diyebilirim. 2) ÖLÜ CANLAR'IN ANA TEMASI VE RUSYA'YA KARŞI YAPILAN YERGİLER Baş kahramanından bütün diğer çiftçilere ve onların etrafında şekillenen yardımcı karakterlere kadar tutun herkes bu kitapta sıradan, basit ve çok da bir özelliği olmayan insanlardır. Özellikle ana karakter Çiçikov'a dair düşüncelerimize yazarımız Gogol şu şekilde yanıt veriyor: "Kendisinin bir kahraman olmadığı, erdemli ve mükemmel bir insan olmadığı belli. Peki, neyin nesi? Bir alçak mı? Alçak? İyi ama ille de böyle sert mi olmalı insanla­ra karşı yargılarımız? Hem bilinmiyor mu ki bizde artık alçaklar falan yok, yalnızca iyi niyetli, sevimli insanlar var; herkesin içinde aşağılanan, yüzlerine tükürülen insanlar bile iki üçten fazla değildir, ki şimdi artık onlar bile erdemden söz eder oldular. Galiba en doğrusu ona "efendi" ya da "sahip" demek. Çünkü bütün suç sahiplenmede. Temiz bulunmayan işler hep sahip olma arzusundan kaynaklanıyor. Öte yandan böyle bir kişiliğin itici bir yanının olduğu da doğru. Hayatın içinde böyle biriyle karşılaşan okur, onunla tuz ekmek paylaşır, hatta hoşça zaman bile geçirir; ama aynı tip, bir romanın kahramanı olarak bir kitapta karşısına çıktığında ona yan gözle ve kuşkuyla bakar." Sıradan insanların yaşamlarını halkın en derinine inerek üst düzey mizah anlayışı ve yoğun betimleme gücüyle eleştirel bir biçimde sunan Gogol, 19. yüzyıl Rusya'sının toplumsal düzenini ve bireylerin eleştirilerini ustaca sunmuştur. Peki dönemin Rusya'sına karşı hangi konuda eleştiriler yapılmış bir de onlara bakalım: - s. 209: "Şu balo denen şeyi icat edenlere lanet olsun!.." diye söyleniyordu içinden. "Nedir yani bu salakça neşe? Bölge kıtlıktan kırılıyor, fiyat­lar almış başını gitmiş, bunlar balo düzenliyor! Ya kadınla­rın hali neydi öyle: Sürmüş sürüştürmüş, takmış takıştırmış­lar! Hele birinin üstündekiler en az bin ruble tutardı! Nereden geliyor bu değirmenin suyu? Ya köylülerden topla­nan haksız vergilerden ya da daha kötüsü, vicdanların satıl­masından! Rüşvetler alınıyor, vicdanlar sarılığa çıkarılıyor... niçin? Karısına bir şal ya da... neydi adı ? .. Lanet olsun, ne saçma sapan adlar takarlar!.. Bilmem ne satın almak için! Sidorovna diye bir hanım, "Posta müdürünün karısı benden daha şık," demesin diye! Evet, salt bu yüzden bin rubleyi çula çapura sayıyorlar! Neymiş? Baloymuş, eğlenceymiş! Balonuz başınıza çalınsın! Rus ruhuna, ruh naturasına hiç uymayan bir iğrençlik balo denilen şey! - s. 427: "Rus insanı ancak yakasız gömleği ve kaftanı içindeyken iyi, güzel, cana yakın ve çalışkandı; ama üzerine Alman frakını geçirdi mi beceriksiz, hantal, çirkin, tembel bir şey olup çıkıyordu. Temizlik açısından da uzun, yakasız Rus gömleği ve kaftan Alman frakından çok üstündü; insanlar Alman giysisi giydiler mi bir daha ne gömleklerini ne ceketlerini üzerlerinden çıkarıyorlar, banyoyu tümden unutu­yorlar, giysileriyle uyuyorlardı; o nedenle de avuç avuç bit, pire çıkıyordu üzerlerinden." 3) KAHRAMANIMIZ ÇİÇİKOV HAKKINDA BİRKAÇ NOT VE ÖLÜ CANLAR ALIŞVERİŞİNİN DOĞUŞU Diğer adıyla Pavel İvanoviç. Çocukken okul için kentte akrabasının yanında kalacağı ilk gün babasından ayrılırken hiç de üzgün gözükmeyen babası tarafından: "Bak Pavelciğim, derslerine çalış, yaramazlık yapma, en önemlisi de öğretmen­lerinin ve okul yönetiminin gözüne gir. Yönetimin gözüne girdin mi derslerinde başarısız da olsan, Tanrı akıldan, bilim­den yana yüzüne gülmemiş de olsa, işlerin yine de yolunda gider. Sınıf arkadaşlarıyla pek düşüp kalkma, onlardan sana hayır gelmez; ille arkadaş olacaksan zengin çocuklarıyla arkadaş ol, gerektiğinde sana bir yardımı dokunsun. Kimseye bir şeyini verme, öyle bir tutum içinde ol ki başkaları sana bir şeylerini versinler; paranın değerini bil, her mete­liğin üzerine titre: Para dünyada en güvenilir şeydir. Arkadaş, dost dediğin insanlar seni kazıklar ve sıkıyı gördüler mi hemen seni ele verirler; paraya gelince, başın ne büyük dert­lere girerse girsin, o seni asla ele vermez. Dünyada parayla aşamayacağın hiçbir engel yoktur." gibi para temalı öğütlerle büyür ve babasının bu öğütlerini asla unutmaz. Birçok işe girer, yalakalık yapa yapa yükselir. Bir ara milyonerliğin ucundan döner, bir ara batar ama Çiçikov'un kanı her zaman hızlı akar. Bir gün bir memurla yaptığı sohbetten sonra akla sığmayacak bir düşünce çarpar zihnine ve şöyle bir kendiyle konuşmaya başlar: " Yeni yapılacak sayımdan önce... diyelim bin kadar ölü can satın alsam... sonra da bunların rehini karşılığında her biri için hazineden iki yüz ruble borç istesem... al sana bir anda iki yüz bin ruble para! Üstelik bu iş için en uygun zaman! Şu son salgın çok şükür kırdı geçirdi ortalığı; yığınla köylü öldü. Çiftlik sahipleri dersen, kumarda, içki masa­larında neleri var, neleri yoksa yiyip bitirdiler. Herkes devlet­te bir görev kapabilmek için Petersburg'un yolunu tuttu; çiftlikler yüzüstü bırakıldı, kimsenin ilgilendiği yok; vergile­ri ödemek her yıl biraz daha zorlaşıyor. Sadece ödedikleri can vergisinden kurtulmak için bile ölmüş köylülerini bana seve seve devredeceklerdir. Hatta bakarsın kimilerinden üste para bile alırım. Kuşkusuz, kolay iş değil, oldukça uğraştırıcı, hatta tehlikeli de; kim bilir ne işler açar insanın başına." Sözlerinin sonunda dediği gibi bu iş tehlikeliydi ve evet zor işler de açtı başına. Bu alışverişin sonu beklediği gibi de gittiği sayılmaz ki kitabın sonlarına doğru onun için pek adam oldu da diyemeyiz. Sonuçta huy değişmez değil mi? :) Bu zamana kadar okuduğum en farklı baş karakterdi Çiçikov. Beni yoğun olarak etkileyecek mi diye bekledim ama bir baktım kitap bitmiş. Neden böyle olduğunu bilmiyorum. Ayrıca Gogol'un bunu öngörmesi üzerimde ekstra bir baskı da oluşturmuştu. Yazarı düşündükçe Çiçikov üzerimde garip bir durum yaratıyor. 4) GOGOL'UN KADINLARLA İLGİLİ KESKİN DÜŞÜNCELERİ "Ah, ne hain yaratıklar şu kadınlar. Kadının ne olduğunu, kalbini kime adadığını ancak şimdi anladım. Bunu ilk anlayan benim galiba: Kadın şeytana aşıktır. Evet şaka etmiyorum. Fizikçilerin hakkında yazdıklarının hepsi saçma, o sadece şeytanı sever." Gogol'un "Bir Delinin Hatıra Defteri" adlı kitabındaki bu düşünceleri çoğumuzu kızdırabilir. Yine de onunla aynı düşüncede olan olur mu orasını bilemem. Yazar Ölü Canlar kitabının bir kısmında Çiçikov'un gözünden kadınlar hakkında fikirlerini belirtmişti. Ondan da bahsetmek istiyorum. - s. 197: "Yok," dedi kendi kendine, "kadınlar öyle varlıklar ki... " burada elini salladı, "hiçbir şey söylenemez onlara dair! Gel de yüzlerin­ de görünüp yiten anlamları, imaları, ışıkları anlat! Anlatamazsın! Yalnızca gözleri bile öyle uçsuz bucaksız bir ülkedir ki adım atmaya kalkanın vay haline! Hiçbir şekilde bulup çıkaramazsın onu oradan. Yalnızca yüzlerindeki ışıl­tıyı anlatmak bile ne zor! Nemlisi, kadife gibisi, şekerlisi... ve Tanrı bilir daha kaç türlüsü!.. Ayrıca serti var, yumuşağı var, hatta süzgünü, mahmuru, rehavet içinde olanı var... ama rehavet içinde bile olsa, o ışıltı insanın yüreğine bir kanca attı mı, ruhunun üzerinde keman yayı gibi gidip gel­meye başlar. Yok, hayır! Uygun sözcüğü bulabilmek... kadınları anlatabilmek zor! İnsan soyunun latif yarısıdır ves­selam, kadın milleti." 5) KİTAP HAKKINDA GENEL GÖRÜŞLERİM Baş kahramınımız Çiçikov'dan bahsederken de dediğim gibi ilk defa böyle bir karakterle karşı karşıya geldim. Açıkçası pek bir özelliği yok ama nedense kitabın yazılış aşamalarını da ele aldığımızda bu karakter sizi çekiyor. Bir şeyler arıyorsunuz onda ve kitap bitse dâhi hâlâ bir şeyler çıkacakmış gibi hissediyorsunuz. Önceki iletilerimde belirttiğim gibi bu beyni kaynatan havalarda Rus romanı okumak zordu. Zaten genel olarak kitap okumak zorluyordu beni ama kitabı sonunda bitirdim. Fakat çok da etkilemedi beni. Özellikle son kısımlarında farklı bir hava, bir aksiyon, şaşırtıcı bir durum bekledim ama öyle olmadı. Bilemiyorum belki ben hedefi çok büyütmüş olabilirim. Ne de olsa sıradan çiftçilerden, memurlardan oluşan bir romandı. Yine de yazarın bu iç karartıcı durumu, kitabın ikinci cildinin yakılmasından dolayı eksik metinlerin bulunması ve Gogol'un güzel bir kaleme sahip olması bu kitabı kötülememi biraz engelledi diyebilirim. Açıkçası önerebileceğim ilk kitaplar arasında yer alacağını sanmıyorum ama Gogol'un "Palto", "Bir Delinin Hatıra Defteri" gibi kitaplarından sonra bu kitabı da okuyarak Gogol'a iyice yaklaşacağınızı düşünüyorum. 100. kitabım Orhan Pamuk'tan Kara Kitap ile dedemi kaybetmiştim. 100. incelemem olan 'Ölü' Canlar ile de batıl bir inanç olsa da babaannemi kaybetmem umarım. Seçilmiş insan olmayı istemem :) Teşekkür ederim. Herkese keyifli okumalar^ Son olarak, ilgimi çeken alıntılar: 1- #215880188 2- #215875116 3- #217296094 4- #215875116
Ölü Canlar
Ölü CanlarNikolay Gogol · İş Bankası Kültür Yayınları · 202223,5bin okunma
··
1 artı 1'leme
·
11,7bin görüntüleme
da! poet okurunun profil resmi
aşağıya kadar okuyan herkese teşekkür ederim. buna değecek. :')
Bu yorum görüntülenemiyor
kaderbaytekin okurunun profil resmi
Kaynak Belirtirmisiniz rica etsem. Elinize sağlık oldukça detaylı bir çalışma
da! poet okurunun profil resmi
kitabın içindeki metinlerden, ön sözdeki kişinin yazdıklarından ve genel olarak internetten araştırmalar yapmıştım
6 sonraki yanıtı göster
Melek CAN okurunun profil resmi
Çok güzel inceleme. Ellerinize sağlık 👏👏
da! poet okurunun profil resmi
teşekkür ederim, keyifli günler 🙏🏻🌸
İrem okurunun profil resmi
Yaptığınız tahlil gerçekten çok güzel olmuş elinize, emeğinize sağlık.
da! poet okurunun profil resmi
çok tşeekkür ederim fikriniz için 🙏🏻🙏🏻
Bu yorum görüntülenemiyor
Ayşe okurunun profil resmi
Kitabı okumadım ama okumuş kadar oldum
da! poet okurunun profil resmi
teşekkürler 🙏🏻
Tûba okurunun profil resmi
Kitap hakkında tüm yorumu okuyamadım.Çok sıkıldığım bir romandı benim için.Bir daha Gogol okumaya cesaret edemeyeceğim sanırım.🤯
da! poet okurunun profil resmi
aslında diğer kısa kitaplarını çok beğenmiştim ama bu kitap evet sıkıcıydı. hiçbir aksiyon yaşanmaması hayal kırıklığıydı 😶‍🌫️
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.