Annesi babası onu küçükken terk etmiş, evde sadece dedesi tarafından sevilen küçük bir çocuk düşünün. Tek mutluluğu dedesi tarafından anlatılan hikayeler. Çocuğun en büyük hayallerinden biri balık olup yüzerek beyaz geminin içindeki babasına ulaşmak. Her gün iletişim de kurduğu yakın arkadaşı dürbünle bu beyaz gemiyi inceler.
Kötü karakter olan Orozkul teyzesini döven, evde huzur vermeyen sürekli kavga çıkaran bir tiptir. Kimse ona karşı çıkamaz. Bir gün Orozkul ve dede iş yaparken o civarlarda uzun süredir görülmeyen maralları görürler. Bunun üzerine Orozkul geyikleri katleder, dede buna çok üzülür ve ilk defa o gün içer. Çocuk dedesini baygın halinde seslenir seslenir fakat onu uyandıramaz. Daha sonra çocuk ırmağın soğuk suyuna kendini bırakır. Kimse çocuğun balık olup ırmakta yüzmeye başladığını bilmez.
“Ama durmadın, gittin. Hiçbir zaman balık olamayacağını bilmiyor muydun? Isık-Göl’e kadar yüzemeyeceğini, ona ‘Merhaba beyaz gemi, ben geldim!’ diyemeyeceğini düşünmedin mi küçük çocuk?”
Cengiz Aytmatov’un okuduğum ilk kitabıydı ve çok sevdim kalemini. Kitabın konusu,işleyişi akıcıydı beni asla sıkmadı. Yalnızlık, hayaller, acımasız insanlar her şey vardı kitapta. Sonu ne kadar üzücü olursa olsun hayatta her zaman iyiler kazanamaz. Gerçekçi ve güzel bir romandı. Okuyup dersler çıkarılması gerekilen bir kitap. Tavsiye ederim.