Hugo der ki "Güzellik kısa süren bir saltanattır." Kitap bu kısa süreli saltanatta güzelliğin bir lütuf mu yoksa bir lanet mi olduğu ikilimini anlatıyor.
Dorian Gray olağanüstü yakışıklı, bakanın bir kez daha baktığı bir güzelliğe sahiptir. Basil bir ressamdır. Herkes gibi o da Dorian'ın güzelliğinden büyülenir ve tablolarını çizmeye başlar.Dorian Basil için bir ilham kaynağıdır hatta sanatının en zirvesi Dorian'ın portrelerini çizdiği zamana denk gelir.Taa ki Basil'in yakın arkadışı Henry ile Dorian tanışmasına kadar.İkilinin yolları kesişmesiyle Dorian'ın değişimi de başlar. Henry, hedonisttir. İnsanlar yaptıkları şeyleri kendilerine en yüksek hazzı verebilecek sonuçlar doğurmaları için yapmalıdır mantelitesini savunur. Bu hedonist bakış açısını Dorian'a empoze etmeye çalışır, durmadan onun gençliğini ve güzelliğini över. Dorian Henry ile vakit geçirdikçe bu düşünceleri benimser.Kendi güzelliğini fark eden Dorian'ın narsist kişiliği yavaş yavaş ortaya çıkar. Henry bir zaman sonra Dorian'ın içindeki şeytana dönüşür. Her günahında içinde vicdan muhasebeleri yaşar ve genelde şeytanı dinler.Böyelce günahlar silsilesi başlar.
Kitabın sonunu tahmin edilebiliyorsunuz aslında ama elinizden de bırakamıyorsunuz.Gerek karakterler olsun gerek akıcılığı olsun çok güzeldi.Henry karakterini ne kadar sevmesem de bir kaç cümlesinin altını çizmeden de duramadım.
Oscar Wilde muteşem bir yazar. Mutlaka okunmalı. 
Dorian Gray'in Portresi 
Oscar Wilde
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.