MARKSİST düşünce toplumuna ve insanlığa ne getirmiş, ne götürmüştür?
Getirdiklerini, rakamlar yerine çok basit bir yöntemle, mantıkî yaklaşımla izah etmek mümkündür. Şöyle ki, MARKSİST düşüncenin getirdikleri DEMİRDEN bir perdenin alınmış olup kimsenin olanları görmesine izin verilmemektedir. Yalnızca, o perdenin gerisindeki radyolar, çok güzel şeylerin olduğunu söylüyorlar. Bu ne derece inandırıcı olabilir? Benzetmek gerekirse, “avucumun içinde çok güzel şey var” demek gibi. Acaba ne var? Herhalde bu hususu, POLONYA halkına ve Lech VVALESA ile arkadaşlarına, geçmişte ayaklanan MACAR, ÇEKOSLOVAK ve DOĞU ALMAN işçilerine ve doğudan kaçıp gelen insanlara sormak gerekir. Bakalım onlar ne diyorlar? Aslında getirdikleri başlı başına ciltler dolusu kitabın konusu ama, fazla uzağa gitmeden, ülkemizde de yaşanan duruma bakarsak, MARKSİST düşünceniin ne getirdiğini görmek mümkün olacaktır. SÜREKLİ ÇATIŞMA, BİRLİĞİN VE BERABERLİĞİN BOZULMASI, YENİ SINIFLAR, KAN VE GÖZYAŞI... Bu düşüncenin yerleşmesi için ölen 50 milyon insanı görüyoruz. (Soljenitsin’e göre 110 milyon insan) VİETNAM’da bir yılda 2 milyon insanın kaybı. 12 Eylül 1980 öncesi 5.000 ölü, 20.000 yaralısıyla iç savaşın eşiğine gelmiş bir Türkiye. İşte insanları mutlu edeceğini iddia eden barışçı ve insancıl düşüncenin gerçek yüzü.
LİiBERALİST düşünceye gelince :
Bu düşüncenin gelir hanesi hayli kabarık. Bunu gözlerimizi batıya çevirince açıkça görebiliyoruz. Ancak, bugün kısmen insani boyutlar kâzaındırılmış olan bu düşüncenin, yaklaşık 200 yıllık bir mazisi olduğu gözden kaçırılmamalıdır.
İnsanların tümünün adeta aynı koşullar altında yarıştırıldığı bu düzende, elbette güçsüzler düşecek, güçlüler ipi göğüısleyecektir.
Yalklaşıık 200 yıllık mazide, yere serilen bılnlerce insanı görmek müm kün. Ancak bu husus hiç bir zaman MARKSİST düşüncenin gider hanesindeki kadar olmamıştır.
ATATÜRK’çü dıüşünoeye gelince:
Bu düşünceniin gelir hanesini uzun boylu açıklamak yerine iki yabancının ATATÜRK ve KEMALİZM ile ilgili ifadeleriyle belirtmek ye terli olacaktır.
“ DÜNYANIN BU SOSYAL BUNALIMI İÇİNDE ATATÜRK’ÜN FELSEFESİ, KOMÜNİZM İLE ESKİ SOSYAL REJİMLER ARASINDA UZLAŞTIRICI BİR ROL OYNADI. KEMALİZM. DİĞER BÜTÜN FELSEFELER ARASINDA PRATİK VE HALKÇI HAREKETLER ÜSTÜNLÜĞÜ İLE SEÇKİNLEŞMİŞTİR. O’NUN FELSEFESİ ÜSTÜN UYGULAMA YETENEĞİNE SAHİPTİ. O’NUN İLKELERİ SADECE KURAMSAL OLMAYIP, HEMEN UYGULANMAYA ELVERİŞLİYDİ. KEMALİZM. İNSANLIK İÇİN DENENMİŞ BİR ÇAĞDAŞ FELSEFESİDİR” “ 2NCİ DÜNYA SAVAŞINA KADAR M. KEMAL’İN ESERİ TÜRKİYE ÇAPINDA DEĞERLENDİRİLDİ. ESKİ BİR ÜLKENİN MODERN BİR MÎLLET HALİNE SOKULMASI İÇİN HARCANAN ÇABAYI TAKDİR ETMEYEN YOKTUR. SÖZ KONUSU ESER, 1945’ DEN BU YANA BİR ÖRNEK DEĞER KAZANDI. KEMALİZM, TÜRKİYE TARİHİNİN BİR SAYFASI OLMAKTAN ÇIKIP, POLİTİK BİR SİSTEME ÖNDERLİK ETMEYE BAŞLADI. YERYÜZÜNDE HENÜZ MOSKOVA, YADA PEKİN HEGEMONYASINA GİRMEMİŞ OLAN 3 NCÜ DÜNYA DEVLETLERİNE YOL GÖSTERMEKTEDİR, BU SİSTEM”