Her şey bir yana, insanın nanköründen korkacaksın. Karşındaki insan için sarf ettiğin en ufak bir çaba bile onun için bir anlam taşımalı. Yaptığın fedakârlığın değerini çok iyi korumalı. Verdiğin değeri hayatında kimsenin görmeyeceği ve kimsenin elinin uzanmayacağı bir yere koymalı. Ama biz hep bu nankör insan profiline sahip insanlara denk geldiğimiz için ne yaptığımız fedakârlığın ne de verdiğimiz değerin bir önemi kalıyor. Olan bize oluyor. Daha önce o insan için kimsenin yapmadığı şeyleri yaparsın. Kimsenin sarfetmediği çabayı sarfedersin. Kimsenin vermediği değeri de senden görür. Sınırları da kimsenin zorlamadığı
ve asla zorlamayacağı şekilde sadece onun için zorlarsın. Amma velakin tüm bunların karşılığı ne olur biliyor musunuz? Dişinizi tırnağınıza takarak yaptığınız bunca şeyin karşılığı “Yapma o zaman, yapmasaydın, ben mi sana yap dedim?” olur. Tam burası büyük bir yıkım işte. O insan için yaptığın tüm iyilik ve fedakârlıkları o an geri almak istersin, alamazsın. Tam da bu noktada acırsın. Kendine kızarsın. Elinden hiçbir şey gelmez, oracıkta öylece kalakalırsın. Onu diğer insanlardan çok ayrı bir yere koyarsın.
Ama sen onun gözünde daha önce kimsenin onun için yapmadığı şeyleri yaptığın hâlde diğerlerinden farksızsın. Sonra yine acırsın. Kendine yeniden kızarsın...