Merhaba arkadaşlar. Hepimize iyi geceler. Bir beklentiye girdiğiniz, beklediğiniz için onun olmadığı, beklentiyi geride bırakıp doğal akışına göre kabullenmeyi elde ettiğinizde daha iyi hissettiğiniz oldu mu? Benim oldu ve evet artık Agatha Christie için polisiye okuma beklentimi geride bırakarak ilerlemeyi daha uygun buluyorum. Bu arada aslında bu sorunun kitapla da pek alakası olmadığını sanırım biliyorsunuz. Her neyse diyelim ve geçelim kitabımıza.
Yazarın kaleminden hayatını okumak kimi zaman çok eğlenceli kimi zaman çok üzüntülüydü. Ancak ben biraz romantik yaklaşımdan uzak bir yorum yapmak istiyorum. Şu satırları kaleme aldığımız saniyeye kadar hayat boyu yaşadıklarımızı düşünelim. Hiç sıkıntı çekmemiş, hiç üzülmemiş, canı dahi hiç sıkılmamış biri var mıdır aramızda? İmkansız. Zaten böyle bir şey insanlık tarihinde mümkün olamaz. Kimilerinin acısı gerçekten can yakıcı olabilirken kimilerinin acı diye bahsettikleri gülünç dahi gelebiliyor. Yine de zor bir hayat yaşadığını inkar edemeyiz ve yine yazarın yazdıklarından yola çıkarak ‘İyisiyle kötüsüyle yaşanan bir hayat ve yaşanmışlıklar her şeye rağmen güzeldi’ diyebiliriz.
Diğer yandan bu eserden etkilenmemin en temel sebeplerinden biri de 1950 yılında başladığı bu yazıyı yazarın 15 yıllık bir zaman diliminde ve 75 yaşında tamamlaması oldu. Aslında yazılarının ve emeklerinin ödülünü de yıllar sonra kitaplarının filme çekilmesi ve oyun haline getirilmesiyle ancak alabilmiş. Gene de başarılarının ödülünü hayattayken alabilmiş, kimi çok değerli insanlar ancak öldükten sonra kıymete bindiği için yaşarken gelen bir başarı bile geç de olsa yazarı bence mutlu etmiştir diye düşünüyorum. Diğer yandan işte bugün uyandım, hava güzeldi, biraz yürüyüş yaptım gibi bir sırayla ilerleme yok kitapta. Yazar içinden geldiği gibi yazmış ve bu benim daha çok ilgimi çekiyor biyografilerde.
Diğer yandan, önceden söylemiştim geçmişle alakalı bir durum vardı yazarın hayatında ortadan kaybolması gibi. Ben de onu görmek ve ne yaptığını bilmek isterim gibi söylemiştim. Maalesef kendi hayatını anlattığı bu kitapta yine o kayboluşuyla ilgili bir bilgi yok ve bize sadece abartılı tahminler ve hurafeler dışında bir şey kalmadı ne yazık ki. O halde elimizdeki bilgiyle yetinecek, 2 Nisan 1950 tarihine ve Irak’a gidecek (oradan 1965 yılı İngiltere'sine geleceğiz), yazarımıza ve onun anısına konuk olacağız hep beraber değil mi? Konuk olmak isteyenler varsa bana mail adreslerini yazmayı ihmal etmesinler.
Bunun yanında hayata dair dersleri de ihmal etmiyor yazar ama bunu biraz da şu duruma benzetiyorum. Biraz daha bizim yaşadıklarımızın benzerini yaşamış, görmüş geçirmiş insanlar tecrübelerine dayanarak takılma bu gibi durumlara ve geç derler. Biz yaşarken böyle düşünmeyiz ama sonrasında gülüp geçtiğimiz pek çok konu olmuştur. Buna benzer konularda söylediklerine hak verdim. Mesela kin tutmayın diyor yazar. Şimdi belirli durumlar yaşadığında hepimiz sinirlenir, kızabilir hatta kin tutabiliriz. Daha sonra dönüp baktığımızda bunların üzerinden çok fazla zaman geçtiyse eski kızgınlığın yerini gülmeler de alabilir. Yazara katıldığım konulardan biri buydu.
Diğer konu ise yanlış anlaşılmaya çok müsait olsa da üzerinde dikkatle düşünüldüğünde bir kadını en çok neyin mutlu edebileceğine yönelik yapılan bir listede en başa yazılacak maddelerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bunun bir kısmı bakış açısı olarak değerlendirilse de mutluluğa ulaşmanın temel formülü olarak da bunu düşündüm. Bir açıdan erkeğin kadından üstün olduğunu, onun da evin reisi olduğunu anlatıyordu. Sayfa 158’de bu not. Evlendiğinde de evlendiği insanın kaderini kendi kaderi sayması gerektiğini söylüyor. Bu aynı zamanda yazara da mantıklı görünüyormuş. Mutluluğunda temeli imiş. Çünkü diyor, eğer erkeğinizin yaşam biçimini kabullenmeyecekseniz o zaman bu işlere girmeyin yani evlenmeyin ve hayatınızı birleştirmeyin diyordu. Eğer dikkat edilmezse ve anlamı üzerine düşünülmezse bu çok yanlış anlaşılabilir ancak günümüzde bile zihinsel ve bedensel olarak uyuşmayan, aynı düşüncelere sahip olmayan insanların ne yazık ki beraber olamadıklarını gözlemliyoruz. Aradaki sevgi bağı her ne kadar güçlü olursa olsun uyuşma sağlanamadıkça ne yazık ki sonuç hep hüsran. Bu yüzden de ortak bir yaşam biçimi olmadıkça ortak bir yolda yürümeyin diyen yazara sonsuza kadar hak veriyorum.
Son dönemlerde yaptığımız gibi yazarımızın daha evvel okuduğumuz kitaplarını ve o kitaplara dair incelemeleri de ekleyip bir de çok fazla kitabı olduğu için neredeyse 70 yıllık baskılarını da hesaba katarak hangi kitap hangi isimlerle daha evvel basılmış bunun da bilgisini -açıkça harcadığımız büyük emek ve zamanı da hesaba katarak- paylaşalım da belki birkaç dua alırız.
#13069615#16673872#22341553#23049747#33532020#53956834#54006992#54044250#77035606#77084183#77175030#77256973#80482344#80650837#81687618#82073886#84194374#85251484#87176886#88928755#96352469#106392803#106519018#106576139#106658724#106773129#106875296#107041020#107175004#107318851#107425532#107620242#107750538#107829280#107912034#108006008#108089501#108200335#108264968#108295405#108370384#108501199#108559649#108640587#108675528#108712930#108746313#108786120#108824451#108867574#108910817#108992641#109045939#109089011#109134702#109171555#109196347#109230931#109281784#109339917#109381885#109420256#109449641#109488491#109535213#109577098#109652311#109674300#109699843#109725631#109783285#109799949#109810603#109852981#109872677#109967343#110056951#109995728#110097333#111757631#111804915#111897798#111941304#111980772#112072499#221600156
Bunun yanında diğer kitapları ve bahsettiğimiz farklı isimle çıkan aynı eserleri ise şu şekilde aktarmak istiyorum:
Cinayet İlanı (Meşum İlan)
Ölüm Çığlığı (Yerin Kulağı Var)
Zehiri Kim Verdi (Yedi Sigara-Kolay Cinayet)
Zarif Bir Cinayet Gecesi (Yürüyen Ceset)
Poirot Araştırıyor
Poirot Söylerse (Ölüm Dalgaları-Şeytan Dönemeci-Şantaj)
Beşi Yirmibir Geçe (Ruhların Cinayeti-Sittaford Malikanesinin Gizemi)
Porsuk Ağacı Cinayeti (Kara Tavuk Cinayeti)
Briç Masasında Cinayet (Masadaki Kartlar)
Bayan McGinty’nin Ölümü (Fotoğraftaki Lekeler-Gördü ve Öldü-Hizmetçinin Ölümü)
Sıfıra Doğru
Üç Perdelik Cinayet (Kadehteki Zehir)
Doğu Ekspresinde Cinayet (Ölüm Ekspresi)
İçimizden Biri (Şahidin Gözleri)
Esrarengiz Ar Lö Ken (Ölümün Tam Zamanı)
Akroydun Katli (Roger Ackroyd Cinayeti-Ölümün Sıcak Eli)
Esrarengiz Dörtler (Büyük Dörtler)
On Küçük Zenci
Esrarengiz Parmaklar (Daktilodaki Parmak-Mektupla Gelen Ölüm-Zehirli Kalem-Esrarengiz Kalem-Arsenik)
Mezopotamya’da Cinayet (Gece Gelen Ölüm)
Acı Kahve
16.50 Treni (Lahitteki Ceset-Trende Cinayet)
Bağdat’a Geldiler (Bağdat’ta Buluşalım)
Arka Sokaktaki Cinayet (Ölünün Aynası)
Beklenmeyen Misafir
Beklenmeyen Şahit
Beş Küçük Domuz (Mazideki Cinayet)
Ceset Katilini Arıyor (Hollow Malikanesi Cinayeti-Uğursuz Malikane)
Cesetler Merdiveni (Kitaplıkta Bir Ceset)
Cinayetler Kulübü
Cinayetler Oteli
Çarpık Evdeki Cesetler (Çarpık Ev)
Dersimiz Cinayet
Elmayı Yılan Isırdı
Filler de Hatırlar
Frankfurt Yolculuğu (Benim Adım Ölüm)
Hercule Poirot İz Üzerinde (Poirot’un İlk Davası)
Hercule'ün On İki Görevi
Işıklar Sönünce
Kader Kapısı (Cinayetler Kapısı)
Kahverengi Elbiseli Adam
Kanatların Çağrısı (Kırmızı İşaret)
Köşkteki Esrar (Chimneys Şatosunun Esrarı-Köşkte Cinayet)
Lord Edgware’i Kim Öldürdü (Lordun Ölümü-Birisi Ölecek)
Mavi Tren Esrarı (Yakut Kana Bulandı-Öldüren Miras)
Miss Marple'ın Son Maceraları
N veya M (Ölüm Pusudaydı)
Neden Evans’a Sormadılar (Ceset Dedi Ki-Uçurumdan Aşağı-Esrarlı Kayalık)
Nil’de Ölüm
Noel Kekinin Gizemi
Noel’de Cinayet (Tatilde Cinayet)
Sonuncu Kurban (Ölü Adamın Dönüşü)
Ölüm Büyüsü (Öldüren Büyü)
Ölüm Diken Üstünde
Ölüm Meleği
Ölüm Oyunu
Ölüm Saatleri (Saatler)
Ölümle Randevu
Sessiz Tanık (Ölüden Mektup Var-Aptal Tanık-Ölüden Gelen Mektup)
Parker Pyne İz Üzerinde
Şampanyadaki Zehir (Bir Kadeh Şampanya)
Suç Ortakları (Cinayet Ortakları)
Uyuyan Ölüm
Ve Ayna Kırıldı (Kırık Ayna)
Ve Perde İndi
Bilinmeyen Hedef (Nereye-Ölüm Çölü)
Cinayet Alfabesi (Dilsiz Tanık)
Esrarengiz Sanık (Koltuktaki Ölü)
Fare Kapanı
Ölüm Adası
Güvercinler Arasında Bir Kedi (Kapı Tekrar Vuruldu)
İskemlede Beş Ceset (Cinayet Salgını)
Karakolda Cinayet
Ölümün Sesi
Meçhul Düşman (Gizli Düşman)
Ölüm Sessiz Geldi (Aşkımı Sen Öldürdün-Katil Kim-Styles'daki Esrarengiz Vaka)
Pembe Evdeki Ölü
Gece Yarısı Cinayeti (Sonsuz Gece)
Üçüncü Kız (Tavuskuşu Cinayeti)
Bitmeyen Gece
Cenazeden Sonra (Ecelin Çağrısı-Ölenin Ardından-Cenaze Merasiminin Ardından)
Poirot Seçkisi
Son Evdeki Tehlike (Cesetler Ağlamaz-Kızlara Suikast)
Üç Yanlış Üç Ceset (Poirot Bilir)
Yedilerin Gizemi (Dört Neşeli Arkadaş-Kasadaki Dosya-Telefondaki Sır)
Annem ve Ben
Bitmemiş Portre
Cinayet Randevusu
Gül ve Porsukağacı
Hayatım
O halde bizler de yazarın anısına saygı duyarak, incelemeyi tamamlamadan önce onun en kıymetli yazılarından birini buraya ekleyelim:
“Çünkü hayat söz konusu olduğunda, söyleneceklerin hepsi bu kadar. Şimdi ödünç zamanla yaşıyorum, bekleme odasında, eninde sonunda gelecek çağrıyı bekliyorum. Sonra, bundan sonrakine geçeceğim, tabii o da her ne ise...”
O halde bu değerli eseri okumak isteyen kitap severlerimize yardımcı olacağımızı da belirterek, hepimize iyi okumalar ve yeniden mutlu geceler dilerim..
HayatımAgatha Christie · Altın Kitaplar · 200970 okunma
·
459 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.