Gönderi

16 Nisan 1920 Cuma: Bu gece posta geldi. Gazeteleri okuduk. Of! Meclis-i Mebusan fesholunmuş, Kuvay-ı Milliyenin tenkili için fetva ve beyan­name neşrolmuş. Ey koca millet, neler görüyorsun! Seni kırmak için işte padişahın bile fetva verdiriyor. Ey deni şeyhülislam, tarih sana lanet okuyacak! O fetvayı yazarken, o canavarlıkları din perdesine geçirirken kalbin sızlamadı mı? Zavallı Türklerin birbirini kırması için o fetvayı verirken ecdadını düşünmedin mi ? Ey hunhar, tarih böyle fetva görmüş müdür ? Ey alçak! Ey Halife-i Müslimin! Düşman muaveneti ile ırkını kahretmeye utanmıyor musun? Ecdadının mübarek ruhları seni tel'in ede­cek. Yavuz'un, Fatih'in ruhları seni mustarip etmedi mi ? Düşman tezviratına kapılıp da zavallı ırkını tenkil için nasıl irade veriyorsun ? Aman Yarabbi, ne denaet?... Ne hunharlık?... Hiç bir yerde görülmemiş, hiç bir tarihte tesadüf edilmemiş bir hal. Zavallı Türkler cehaletin kurbanı olarak birbirlerini kıracaklar. Türkiye hunrizane bir Sen Bartelmi (Saint Barthelemy) gecelerini geçirecek... Ne alçaklık! İngiliz dolabıyle neler dönüyor?... Düşmanlarımız bunlara ne kadar seviniyor!..
·
141 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.