Gönderi

Ah, evet! Hemen herkes, dışarıdan gelen önermelere, hayret verici derecede maruz kalır. Bu, öncelikle ailedeki eğitimle başlar ve filozof aileler nadir bulunur. Çocukların akla yatkın bir eğitim alabilmesi açısından nadirlerdir. Böyle bir eğitim alanlar dahi ahmaklıkla çevrili bir atmosferin içinde yaşarlar. Etrafındaki insanlar, hizmetçiler ve kamuoyunun etkisinden geniş ölçüde muzdarip arkadaşlar, çocuğun belleğini toplumda geçerli olan kurallarla doldurur. Aile, bu ön yargılar ile çocuğun arasına aşılmaz duvarlar örebilse bile çocuğun, derin düşünmeyen öğretmenleri ve ortak aklın istila ettiği arkadaşları olacaktır. Dahası, akranları arasında yaşayan en iyi yetiştirilmiş çocuk bile onlar gibi konuşmak zorunda kalacaktır. Oysa herkes bilir ki bu dil de toplumsal kökenlidir. Her topluluk, kendisini yansıtan bir dil yaratır. Çocuğa, bayağılığını, üstün olan her şeye karşı nefretini akıtır ve onu, görünüş odaklı yoğun ve katıksız yargısıyla donatır. Böylece bu dilde, zenginlik, güç, savaş gerçeklerinin övüldüğü ve aksine iyilik, çıkar beklememe, yalın hayat, entelektüel çalışmaların ise hor görüldüğü bir çağrışım yapan fikirler yığınıyla karşılaşırız.
Sayfa 128Kitabı okudu
·
278 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.