Bolşeviklerin bu dönemde kurmuş olduğu en dikkat çekici ilişki Türk milliyetçileri ile bağlantılarıydı. 1919'da Ankara ve Moskova arasında iletişim kurmak oldukça zordu. Grip salgınları ve iç savaşın ortasında bir mektubun adrese ulaşması üç ayı buluyordu. Fakat Lenin bir şekilde Ankara'daki milliyetçilerin örgütlü ve geleceklerinin parlak olduğuna kanaat getirdi. Diğer tarafta Türk milliyetçileri Moskova ile ittifak yapmanın kendileri için avantajlı olacağını anlamıştı.1920 yılında, mükemmel bir Osmanlı üst sınıf kökenine sahip olan Albay Ali Fuat Cebesoy, Bolşeviklerin dışişlerinden sorumlu komiseri Georgi Çicerin (tesadüf odur ki Çicerin de aristokrat kökenlere sahip biriydi: Çarlık rejiminde dışişleri bakanlığında kütüphanecilik yapmış, Mozart'ın yaylı çalgılar dörtlülerine hakim bir eşcinseldi) ile bir anlaşma yaptı. İki adam birbirlerine 'yoldaş' dediler. Moskova Büyük Ermenistan projesini desteklememe ve Ankara'daki milliyetçilere altın ve silah gönderme; Mustafa Kemal ise bunun karşılığında Azerbaycan'a dokunmama sözü verdi. Anlaşmanın ilk meyvesi, Kars'ın Ekim 1920'de Türk ordusu tarafından kontrol altına alınması oldu.