Siyasal birliğin inşasında başrolü üstlenen devlet, birlik ile teklik arasında ayırım yapmadı. Sağlanmak istenen birlik, teklik olarak uygulamaya yansıdı. Devlet ile millet; kültür ile siyaset bir ve tek sayıldı. Devletin örgütlü gücünün, egemenliğin kaynağı olarak ilan edilen halka mesafeli (kimi zaman duyarsız) kalışı, sivil toplumun gelişmesini engelledi. Gelişme ve demokratikleşme güdük kaldı.