Mumlar söndüğünde odaya doluşan koku genizde kalıcı izini bırakıyor. Ben sızıntısız karanlığı hep sevdim. Köy yetmiş yıl önce terkedilmiş, hayvanlar da uzak duruyor buradan. Bir tek kuşlar. Belki yeraltı canlıları. Geleli beri çıkmıyor aklım dan Franz, hastanede son gördüğümde iyice solmuştu çehresi. Gözler ferini yitiriyor o aşamada. Dönüşümde, tren yolculuğum sarsıntılı geçti, en üst kuşette yatıyor olmaktan rahatsızdım, kalkıp koridorda sigara içtim. Mum kokusu başka. Gece yarısı indim köyün ıssız istasyonunda. Kimse uğramaz buraya, gene de duruyor tren, birkaç dakika.