Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

496 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Prag Mezarlığı İncelemesi
Bu sene içinde okuduğum en iyi kitaplardan biri. Hatta son 5 sene içinde okuduğum en iyi kitaplardan biri. Belki de hayatım boyunca okuduğum en iyi kitaplardan biri. Bu öyle bir kitap ki sadece okuyunca size bir şey katmakla kalmıyor, sizi araştırmaya da yönlendiriyor. Kitapta baş kahraman Simonini ve birkaç kişi haricinde gerisinin tamamı gerçek. Tarihte yaşamış insanlar. Ancak nu insanlar o kadar şöhretli ya da herkesin tanıdığı insanlar değil. Ama bir devre damgasını vurmuş şahsiyetler. Bunu iyi anlamda söylemiyorum. Keza bir kişinin bir döneme damga vurması için yaptığı tüm eylemlerin ulvi bir amaç taşıması gerekmiyor. Bir düzenbaz da yaptığı kirli işlerle tarihe damga vurabilir. Kitabın baş kahramanı Simonini işte böyle biri. Yukarıda da belirttiğim gibi kitabın merkezinde Simonini diye bir avukat var. Ya da rahip Dalla Piccola mı demeliyim? Kahramanımız çift kişilikli. Ancak diğer kişiliğini başka biri sanmakta. Öyle ki elinde silahla evinde diğer kendini aramakta Simonini. Dahası bu iki kişilik günce vasıtasıyla birbirleriyle iletişime geçmekte. Bu psikolojik rahatsızlığın ne olduğu kitabın ilerleyen sayfalarında açıklanmakta. Simonini’nin babası bir Cumhuriyetçi, kral karşıtı. Simonini’yi büyüten dedesiyse sıkı bir Katolik. Yani iki arada kalmış bir şahsiyet. Bu bölünmüşlük ilerde yukarıda belirttiğim psikolojik sıkıntıyı da tetiklemiş olabilir. Dedesi öldükten sonra bir noterin yanında çalışmaya başlayan Simonini çok önemli bir özelliğini keşfeder. Mükemmel şekilde başkalarının yazılarını taklit edebilmektedir. Bu sayede sahte belge hazırlama konusunda bir uzman olur. Ve yine bu özelliği sayesinde istihbarat örgütlerinin kullanacağı bir unsur olarak sivrilmesine sebep olur. İlk İtalyan gizli servisi fark eder Simonini’yi ve onu Garibaldi’nin yanına sahte bir kimlikle görevlendirirler. Kimdir Garibaldi? İtalya’yı birleştirmeye çalışan bir general. Adeta bugünkü İtalya’nın kurucusu. Bu ilk görevinde bir sürü ünlü şahsiyetle tanışır.
Alexandre Dumas
Alexandre Dumas
bunlardan biridir. Daha sonra kitabın asıl olayının geçtiği Paris’e gelir. Bu kez Fransız istihbaratı onu kullanmaya başlar. Bu sefer ki görev ise kitabın konusunu teşkil eden Siyon Protokollerinin hazırlanması işidir. Buna göre Paris’teki Prag Mezarlığında ayin yapan bir grup üst düzey masonun dünyayı yönetmek konusundaki politikalarının deşifre edilmesi gerekmektedir. Tabi ki kurmacadır bu. Bu protokollerin hazırlanması sırasında bir sürü olayla karşılaşır kahramanımız. Satanist ayinler, suikastlar, envaı komplo teorileri, isyanlar, bombalamalar, Cizvitlerin kumpasları, Fransa – Prusya Savaşı, Dreyfus olayı, vs... Ve tabi birçok da önemli şahsiyetle yolu kesişir Simonini’nin; Joly, Goedsche, satanist rahip Boullan,
Leo Taxil
Leo Taxil
, paladist kahin Diana Vaughan ve tabi ki
Sigmund Freud
Sigmund Freud
(Kitapta Froide şeklinde bahsedilmiş) Nedir bu Siyon Protokollerini bu derece önemli kılan? 19. Yüzyılda artık bazı şeyler değişmeye başlamıştır. Eski güç odaklarının yerine yeni güç odakları ortaya çıkmıştır. Yahudiler de artık gettolardan çıkıp özellikle finans, basın, tıp ve eğitim alanlarında ön plana çıkmaya başlamışlardır. Bu tabi ki mevcut güçleri tedirgin etmektedir. Bu sebeple hem kendi saflarını sıklaştırmak hem de toplumda hem mason hem de Yahudilere karşı bir cephe oluşturmak için bu tür bir kurmaca protokole ihtiyaç duymaktadır hakimiyetlerini korumak isteyenler. Kurmaca olduğu bilinse de insanlar bu protokollere inanmaya devam etmektedirler. Ben ilk kez
Geo. W. Armstrong
Geo. W. Armstrong
’un
Rothschild Para İmparatorluğu
Rothschild Para İmparatorluğu
kitabında okumuştum bu protokolleri. İtiraf etmeliyim ki ben de etkilenmiştim. Ancak daha sonra okuduklarım bu protokollerin gerçekliği konusunda beni şüpheye düşürmüştü. Ancak Yahudilerle mücadele eden ya da onlar karşısında başı sıkışan herkesin can simididir bu Siyon Protokolleri. Mesela Ford Otomotivlerinin kurucusu Henry Ford, Amerika’daki finans çetesinin sıkıştırmalarına tepki olarak Siyon Protokollerini yüzbinlerce adet bastırıp bedava dağıtmıştır. Keza Hitler de nihai sonuç olarak gördüğü Holokost’a sebep olarak yine Siyon Protokollerini öne sürmüştür. Ayrıca güç odakları karşılarında hep bir düşman ister. Nefretlerini yöneltecek bir günah keçisi arayışındadır insanlar. Kitabın 383. Sayfasında nefretin insan için nasıl bir gereksinme olduğu, anormal olanın ise aslında sevgi olduğu anlatılmış. “Nefret insanın en kadim tutkusudur” “İnsan birini, bütün bir ömür boyunca sevemez…Oysa insan ömür boyu birinden nefret edebilir. Yeter ki nefretimiz körüklensin. Nefret yüreği ısıtır. “ Kitap o derece dolu ki her sayfasından bir bilgi seli akıyor adeta. Satırların altını çizmekten ve not almaktan yoruluyorsunuz. Yaşınız kaç olursa olsun bu kitap sizi bir öğrenci yerine koyuyor. Belki de
Umberto Eco
Umberto Eco
’nun büyüsü buradadır. Yani insandaki öğrenme hevesini kamçılamak. Bunda da bence çok başarılı.
Prag Mezarlığı
Prag Mezarlığı
bende daha önce duymadığım duysam da çok merak etmediğim bazı konuları araştırmama sebep oldu. Mesela, Carbonari Örgütü, Okültizm, Alta Vendita Locası, Kahal yasaları, Paladistler, alter ego, Cizvit tarikatı…Hatta
Umberto Eco
Umberto Eco
bununla da kalmamış size bir yemek kitabı okuma fırsatı da vermiş. Çünkü kitabın içinde birçok yemek tarifi bulunmakta. Adeta sizi tarihsel bir gastronomi turuna çıkarmakta
Umberto Eco
Umberto Eco
. Diğer önemli bir husus roman içinde bahsedilen kitaplar. Fırsat bulursanız ya da bulabilirseniz bu kitaplara da arada bakın derim. Çünkü ben öyle yapmayı düşünüyorum. •
Alexandre Dumas
Alexandre Dumas
– Joseph Balsomo •
Eugene Sue
Eugene Sue
– Halkı Gizemi • John Retcliff – Biarritz • John Phelps – The Secret Society • Edouard Drumant – La France Juive • Maurice Joly - Dialogue in Hell Between Machiavelli and Montesquieu Kitapla alakalı daha doğrusu tercüme ile alakalı tek bir eleştirim var. Kitap İtalyanca aslından çevrilmiş ve genel olarak başarılı ancak kitapta bazı Fransızca cümleler var. Ancak bunlar olduğu gibi bırakılmış. Keşke bir dip not olarak bunlar da tercüme edilseydi de kitaptaki akış bozulmasaydı. Bunun dışında kitaba dair herhangi bir eleştirim yok. 19. Yüzyıl Avrupa’sını bu denli iyi aktaran bir kitabı okuduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Bu kitapla ilgili hayıflandığım tek nokta, keşke daha önce okusaydım minvalinde. İncelememi bitirmeden önce son bir uyarı yapmak ihtiyacını hissediyorum. Kitap çok iyi bir kitap olmakla beraber kolay bir kitap da değil. Yüksek seviye odaklanma istiyor okurdan. Yoksa kitabın içinde kaybolabilirsiniz. Bir diğer konu ise bu kitabı 1 haftada da okuyabilirsiniz, 1 ayda da. Eğer kitapta geçen her olay veya her şahıs için araştırma yapmak gereğini hissederseniz okuma süreniz uzar. Bence her iki türlü de okunabilecek keyifli bir eser. Sonuç olarak sizi koltuğunuzdan kaldırıp 19. Yüzyıl Avrupa’sında bir yolculuğa çıkarmayı başarıyor. Bu kitabı ancak bir 19. Yüzyıl yazarı yazmış olsaydı bu denli gerçekçi olabilirdi.
Prag Mezarlığı
Prag MezarlığıUmberto Eco · Doğan Kitap · 2017960 okunma
·
1 artı 1'leme
·
117 görüntüleme
Keser okurunun profil resmi
Kitabı okuyorum ve tercüme konusundaki eleştirilerinize kesinlikle katılıyorum.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.