Gönderi

Peki, eğer ölüm kaçınılmazsa, eğer tüm yapıtlarımız, hatta tüm güneş sistemi bir gün yok olup gidecekse, dünya tesadüfi ise (yani her şey pekâlâ başka türlü de olabilir idiyse), eğer dünyayı ve dünyanın içindeki insani düzeni insanlar kurmak zorundaysa,o zaman yaşamın ne gibi bir kalıcı anlamı olabilir? Bu soru çağdaş erkek ve kadınların huzurunu kaçırır ve pek çoğu yaşamlarının anlamsız ve amaçsız olduğunu hissettikleri için terapiden yardım umarlar. Bizler anlam arayan yaratıklarız. Biyolojik bakımdan sinir sistemimiz, beynin kendisine gelen uyaranları otomatik kişi arasındaki olarak belli bir sistem içinde gruplandırması esasına göre düzenlenmiştir. Anlam aynı zamanda bir egemenlik duygusu da sağlar. belli bir örüntüden yoksun, gelişigüzel olayların karşısında kendimizi çaresiz ve şaşkın hissettiğimiz için onları düzene koymaya ve bunu yaparken de onların üzerinde bir denetim duygusu kazanmaya çalışınırız. Daha da önemlisi, anlam, değerlerin ve dolayısıyla davranış kurallarının kaynağını oluşturur: bu durumda niçin sorularının (Niçin yaşıyorum?) yanıtı, nasıl sorularına (Nasıl yaşıyorum?) bir yanıt getirir.
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.